Paylaş
Küçük, rahat, samimi ve kendi halinde...
Tepebaşı’ndaki Meşrutiyet Caddesi’ne Bird’den sonra açılan barlardan biri Baylo.
Dışarıdan iddiasız haliyle dikkat çekiyor. İçeri girince de yerinizden kalkmak istemiyorsunuz. Sempatik bir tarafı var yani. Günün ‘yeni’ tavsiyesi olsun Baylo.
BUENOS AIRES PARTİSİ
Hani şehirler şehirlerle eşleşir, birbirlerini “kardeş şehir” filan ilan eder, karşılıklı etkinlikler yaparak halleşirler ya.
İşte cumartesi gecesi The Hall’de yapılan Buenos Aires partisi de o hesaptı.
Aynı gece aynı saatte Buenos Aires’li eğlence insanı İstanbul usulü bir partiyle eğlendi.
İstanbullu da Buenos Aires usulü bir partiyle...
Yani en azından ben böyle anladım.
Ama bu anladığım “usulü” cumartesi gecesi yapılan partide pek göremedim.
Gördüğüm şuydu: Meşhur La Boca mahallesinden esinlenilen bir giriş, iki-üç tane lezzetsiz Buenos Aires fotoğrafı, bir body painting köşesi, dört-beş tane Buenos Aires’ten geldiği söylenen “oralılar...”
Bir tek müzikler elle tutulur türdendi...
Hani B.A. ruhunu hiç yansıtmayan (ki kulüplerini gezdim gördüm) bu parti sayesinde güzelim Buenos Aires’ten soğudum bile diyebilirim.
TRUMP’TAKİ ‘ÜNLÜ’ DAİRELER
24 Kasım’dan itibaren şehrin yeni residence’larından Trump Towers’ın kapısına geliyorsun.
Sadece 10 lira veriyorsun.
Ve yukarıya, 15. ve 16. katlara çıkıyorsun.
Orada, her biri farklı alanlardan seçilmiş 12 ünlü kişinin evini istediğin gibi gezebiliyorsun. (Aralarında Hülya Avşar, Acun Ilıcalı da var Caroline Koç, Oya Eczacıbaşı da...)
“Şunun koltuğunun rengi de böyleymiş, ne fena” ya da “Yatak odasına bayıldım” gibi dekorasyon dedikodularını özgürce yapabiliyorsun.
Verdiğin 10 lira da Trump’a değil, Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın “Sokak Lambası” projesine, yani sokakta çalışan çocuklara gidiyor.
Hem hayır işi hem de dekoratif bir eğlence yani.
Elbette dairelerini gezdiğin ünlü kişiler orada oturmuyor. Ama onların zevklerine göre döşenmiş daireler bunlar.
Yani o şahsiyetlere dair bolca detay mevcut.
Bu ilginç sergiyi açılmadan önce gezmek istedim ve birkaç daireyi görme fırsatım oldu.
En çok Ümit Boyner’in evini beğendim. Boyner’in mimarı Cem Kocacıklıoğlu gerçekten çok hoş çözümler yapmış o küçücük stüdyo dairede.
Unutmadan, tüm bu ünlü dairelerdeki her şey Mudo Concept’ten.
Ünlüler ve mimarları sadece Mudo ürünleriyle bu sergiyi kotardılar.
Mudo Concept ürünlerini yakından takip eden biri olarak bazı ürünleri neredeyse tanıyamadım diyebilirim.
Çünkü ünlülerin mimarları o kadar farklı şekilde kullanmışlar ki ürünleri...
Görünce anlayacaksınız ne demek istediğimi.
İKİ MİLYON DOLARLIK SERGİ
Contemporary İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli verdiği bir röportajda, Türkiye’deki sanat piyasasının hacminin büyüklüğüne dikkat çekiyordu: “İki yıl önce 150 milyon dolar seviyesindeydi. Şimdi tahminim 300 milyon dolara yaklaştığı yönünde.”
Yarın Bali Art Galeri’de açılacak “Contemporary 2”
sergisi de bu hacmin büyümesine bir hayli katkıda bulunacak gibi.
Çünkü sergide yer alan 52 eserin satış fiyatının toplamı 2 milyon doları buluyor.
Serginin en gözde ve en pahalı işi ise Ergin İnan’a ait.
İnan’ın “Dörtlü” adlı eseri 250 bin dolar.
Paylaş