Paylaş
* YENİDEN KALABALIK
Hafta sonu bomba tedirginliğiyle tenhalaşan restoran ve barlar, hafta ortasından itibaren hızlı bir şekilde eski haline dönmeye başladı.
* EN POPÜLER TWITTER
Twitter yeniden popüler oldu. Özellikle Reza Zarrab’ın tutuklanma olayından sonra...
Instagram ya da Snapchat değil, telefonda ilk bakılan sosyal medya mecrası bugünlerde Twitter.
* SÜREKLİ BİR ‘ALARM’ HALİ
Güvenlik konuşmaları hâlâ gündemimiz.
Yine elçilikler üzerinden güvenliği konuşuyoruz.
En son Hollanda Konsolosluğu’nun geçici bir süre kapatılması zincirleme bir şekilde şuna yol açtı: Taksim tarafındaki bazı ofisler çalışanlarına, “Şu günler işyerine gelmeyin” uyarısında bulundu.
* ŞEHİRDE BİR YÖNETMEN
Ferzan Özpetek yeni filminin çekimleri için bir süredir İstanbul’da. Galata ve Gümüşsuyu civarında sık sık görülen, buralardaki mekanlara takılan Özpetek, filmin çekimlerine nisanın ikinci haftası başlıyor.
* KENDİNİ BIRAKMA HALİ
Kişisel bir gözlem, katılır mısınız bilmem:
Ama tüm bu terör olaylarının ilişkilere (arkadaşlık/sevgililik) şöyle bir etkisi oldu:
Artık herkes içinde ne varsa söylemeye başladı. Daha ‘dan dan’ bir devir başladı yani. Duyguları ertelemek, ötelemek bitti. Aynı şekilde hayatta yapmak istediklerini de...
“İki gün sonra bir bomba olayında ölebilirim de” hissiyatı sanırım bunda en büyük etken.
Film festivali tavsiyeleri
Film izlemek şu sıra yapılabilecek en güzel ‘kafa dağıtma’lardan biri. 7 Nisan’da İstanbul Film Festivali başlıyor, biletleri de cumartesi satışa çıkıyor. Filmlere şimdiden hakim olmak gerekiyor. İşte benim gözüme takılan filmler...
* ARA: Yunan tragedyasını interaktif deneyime çeviren bir adam. Tek mekanda geçiyor. Gerçek zamanlı, gerilimli bir hikaye. İlginç olabilir.
* AŞK BİRLEŞİK DEVLETLERİ: Bir kadın dayanışması, arkadaşlığı filmi. Polonya’da geçiyor. Melankolik tarafları var. Arka planda siyasi/toplumsal değişimler filan...
* ŞİMDİ NEREYİ İŞGAL EDELİM: Bir dönem belgeselleri çok konuşulan Michael Moore’un yeni işi. Çıkış fikri eğlenceli: Madem biz Amerikalılar işgal etmeyi alışkanlık haline getirdik, Avrupa’yı da işgal edip bari oradaki güzel şeyleri sahiplenelim. Kısacası Moore yeni belgeselinde
Avrupa’da!
* TEKİR: Yıllardır aynı evi paylaşan bir eşcinsel çift. Kedileri de var. Bir gün şiddet içerikli bir olayla tüm ilişkileri altüst oluyor. Filmin Haneke usulü bir gerilim vaat ettiği söyleniyor. Zaten yönetmen Avusturyalı.
* ELM SOKAĞI’NDA KABUS: Tamam, çok festivallik film değil. Ama tam da geceyarısı seansında gösteriliyor ve bence hayli nostaljik bir korku!
Filmin festival programına dahil olması ise geçen yıl ölen Wes Craven nedeniyle...
* BİR CİNAYETİN ANATOMİSİ: Festivalde şöyle eski, siyah beyaz bir film seyredeyim diyenlere gelsin. 1959 yapımı bu klasik film aynı zamanda çok iyi bir drama.
* VİCDANIN SESİ: İran filmi. Konusu ilgimi çekti: Bir adam gazeteye, ihtiyaç sahibi birine 10 bin dolarlık bağış yapacağına dair ilan verir. İlan yüzünden kapısında insanlar birikir. Gerisini ben de merak ettim...
* 11 DAKİKA: Yine bir Polonya filmi. Çok karakterli bir hikaye. Tüm karakterlerin aynı 11 dakikasına kilitleniyor. Tuhaf bir deneyim olabilir...
* GÖKDELEN: J. G. Ballard’ın romanından uyarlama. Dünyadan soyutlanmış bir gökdelende lüks yaşam süren genç doktorun hikayesi. Jeremy Irons ve Sienna Miller da filmde.
* YÜCE SEZAR: Coen Kardeşler’in son numarası. Eğlenceli bir Hollywood taşlaması. Bu yılki Berlin Film Festivali’nin açılış filmiydi.
* HAZIR OL: Bir yerli belgesel. Konusu kışkırtıcı: Askerliği sorgulayan bir Türk genci üzerine...
* YILANIN KUCAĞINDA: Amazonlu bir şaman. Kutsal şifa bitkisi... Onu arayan iki bilim insanı... Bir Kolombiya filmi... “Çok iyi” diyorlar, hadi bakalım göreceğiz...
Paylaş