Paylaş
ÖNÜM ARKAM SAĞIM SOLUM TASARIMCI
Elle Décoration Dergisi’nin her yıl düzenlediği EDIDA Ödülleri’nin töreni bu yıl Frankie’deydi.
Ortamın çılgın sayıdaki tasarımcı ve mimar kalabalığına eriştiğimde yayın direktörü Melda Narmanlı Çimen’in konuşması bitmek üzereydi.
Ama konuşmasının en güzel yerini kapabildim. Şöyle söyledi Melda:
“Amerikalı mimar, tasarımcı, fütürist Richard Buckminster Fuller’in çok sevdiğim bir sözü var: Sanatçı, mucit, mühendis, ekonomist ve stratejistin sentezine tasarımcı denir.
Ben de bu cümleye katılıyorum!”
Melda’nın konuşmasının akabinde hızlıca ödüller dağıtıldı.
Yılın tasarımcısı ödülü Şule Koç’a gitti.
Törenin ardından ise uzun süredir sahnelerde izlemediğim Ceynur’un canlı performansı vardı.
Ceynur’un performansı sırasında kendinden geçen tasarımcıları görünce Fuller’in sentez cümlesine bir şey daha eklemek geldi içimden:
“Sanatçı, mucit, mühendis, ekonomist ve canlı Türkçe pop performansıyla kendinden geçenlerin sentezine tasarımcı denir.”
İSKOÇ TOPLULUĞUNUN DAVETİ
İskoçya merkezli Keepers of The Quaich Society adlı viski topluluğu Türkiye ayağının açılışını Pera Palace’taki bir davetle duyurdu herkese.
Meğer bu topluluğun ilginç kuralları varmış.
O gece öğrendim.
İskoç viski endüstrisine en az 7 yıl hizmet eden kişiler bu topluluğa üye olabiliyormuş.
10 yıl hizmet edenler ise İskoçya’daki yönetim kurulu kararıyla “master” unvanı alıyormuş.
Dünyadaki sayılı üyenin layık görüldüğü bu unvanı alan tek Türk ise Pernod Ricard’ın Ortadoğu ve Türkiye genel müdürü Selçuk Tümay olmuş.
Zaten Tümay’ın “master” unvanını almasıyla İskoçya merkezli topluluk İstanbul’a şube açmaya karar vermiş...
Selçuk Tümay’ın İskoç kilti giyerek katıldığı gecenin bir başka açıdan özeti şuydu aslında:
Uzun süredir İstanbul’daki hiçbir organizasyon ya da mekanda görmediğimiz kadar çok sayıda erkek davetli bu geceye katılmıştı.
Kadınların gece hayatındaki hakimiyetini sadece bu davette kırabildi erkekler...
KADIKÖY’DE EKOLOJİK BİR TİYATRO OYUNU
Küresel ısınmanın kendini çok daha fazla hissettirdiği bir yakın gelecek...
İstanbul’da yaşayan Adem doğum gününü evde, bir şeyleri bekleyerek, yalnız başına geçirmeye karar verir.
Çünkü hem kendisini hem de elindeki küçük bitkisini bir an önce büyütmek ister...
Kısaca konusunu özetlediğim bu oyunu Kadıköy’deki Koma sahnesinde izledim.
Oyunun adı DreamBazaar.
Can Bora’nın yazıp oynadığı oyunun en güzel yanı sadece değindiği konu değil, önümüzdeki hafta oynanacak oyunlardan elde edilen gelirle fidan dikimi yapılacak olması...
FARKLI BİR KAHVALTICI ARIYORSAN...
Reşitpaşa’daki mekan hareketliliği geçici bir heves değilmiş meğer.
Burada peş peşe, konusunda gayet iyi, şehrin birçok noktasındaki mekandan daha özgün içeriğe sahip mekanlar açılıyor.
Aman da Bravo bu mekanların ilkiydi.
Havan’dan, Misk, Blended Kitchen, Bee ve benim son keşfim Padoca ise zincirin diğer şık halkaları Reşitpaşa’da.
Eğer farklı bir kahvaltı denemek istiyorsanız Padoca’yı kesinlikle denemeniz lazım.
Açılalı bir yıl oldu aslında Padoca, ama ben daha yeni gidebildim.
Buranın en baştaki alamet-i farikası fırınından çıkan nefis ekşi mayalı ekmekleri, pastaları...
Unutmadan: Masaya mutlaka şakşuka omlet, Monte Cristo ve yumurtalı Jerusalem bagel söyleyin. Yeriniz kaldıysa bir de Frittata.
Padoca’nın kahvaltısı sayesinde insan bütün gün hiç açlık çekmiyor, onu da söylemiş olayım.
Paylaş