Paylaş
İKİNCİ KİMLİK
Lübnan mutfağı restoranı olarak açılan Nişantaşı’ndaki L’orient bu sezon kimlik değiştirdi ve Boel olarak geçen hafta karşımıza çıktı.
Menü bu kez Fransız ve İtalyan yemeklerine göz kırpıyor.
Boel’in eski kimliği L’orient’ten esas farkı ise şu: Üst katta yemek yenildikten sonra gece belli bir saatte alt kata inip kulüp eğlencesine başlanması...
KAPANDI, YERİNE YENİSİ GELİYOR
Zorlu ve Kanyon. Lüks yeme-içme segmentinde hep rekabet halindelerdi.
Zorlu, Morini ve Cantinery ikilisiyle uzun süredir bu segmentte bir tık önde.
Kanyon’da ise dönüşüm rüzgarları esiyor.
Gina’yla birlikte Kanyon’un şık buluşma noktalarından olan Escale ne yazık ki geçtiğimiz günlerde kapandı.
Escale’in ana restoran kısmı ise Serafina’ya devredildi.
Önümüzdeki günlerde burada yeni yerini açmış olacak Serafina.
YENİ NESİL MEYHANE
Geç keşiflerimden biri: Nişantaşı’ndaki Glens’in tepesinde meğer bir yeni nesil meyhane varmış. İsmi de eğlenceli, Tiraje.
Nişantaşı’nın göbeğinde umulmadık bir manzara sunan Tiraje’nin -biraz zorlama bulduğum trüflü girit ezmesi hariç- mezeleri gayet lezzetli, ortamı gayet Ege. Bir ara keşfedin derim.
YENİ KULÜP
Şehrin en yenilerinden biri yine Nişantaşı’nda açıldı, Abdi İpekçi’deki Studio 54.
İsmi dolayısıyla bir dönemin efsanevi New York kulübünü akla getiren mekan; ufacık tefecik, dansetmelik/salınmalık bir kulüp. İşletmesi Serkan Koca’da.
Beyazlarıyla barışan Okan
Aylar evvel Nişantaşı Makas’ta karşılaşmıştım Okan Bayülgen’le.
Saçlarını yeni siyaha boyatmıştı ve boyanın yıkanmasını bekliyordu.
Meğer saç boyama işlemi için sık sık gelmek zorunda kalıyormuş.
O zaman sormuştum, “Neden boyuyorsun ki?” diye.
“Saçımı görsen bembeyaz” demişti, “Kızım da bu halime çok alıştı.”
Aylar geçti. Geçtiğimiz günlerde programına rast geldim Okan’ın.
Saçlarının beyazını özgür bırakmış, sürekli siyaha boyamaktan vazgeçmiş.
Çok doğal ve hatta daha karizmatik olmuş bu hali...
Bence bir erkeğe beyazlarını kapatmak için boya yapmak hiç yakışmıyor.
O siyah boya beş kilometre öteden sırıtıyor.
Dergicilik böyle bir şey
Dergicilik, iyi ve dikkat çekici işler yapılırsa her daim yaşar ve bitmez.
Bakınız en son iki iyi örnek: Madame Figaro ve ELLE dergisinin kapakları.
ELLE son sayısında bildik kapak rutinini bozup Kadın Hareketi kapağı yaptı.
Kapağa taşıdığı kadınlardan biri dünya paralimpik yüzme şampiyonasında gümüş madalya kazanan Sümeyya Boyacı’ydı.
Madame Figaro ise İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu’nu farklı bir styling ile fotoğrafladı.
Cüneyt Akeroğlu’nun çektiği fotoğraflar gerçekten başarılıydı.
Son favori: Undone
Dizi bağımlılığına devam...
Bağımlısı olduğum son dizi Amazon Prime’ın Undone adlı dizisi oldu.
Sekiz bölümlük dizinin her bölümü 22 dakika.
Hap gibi, bir anda izleyip bitiriyorsun.
Güzel tarafı her bölümde konunun daha da derinleşmesi, farklı boyut kazanması.
Undone’ın tekniği de ilginç:
Oyuncular önce klasik çekim tekniğiyle sahneleri oynamış.
Daha sonra animasyon sanatçıları bu sahnelerin üzerini bilgisayarda boyayarak farklı bir anime elde etmiş.
Bunun yapılma nedeni de dizinin konusuyla alakalı.
Çünkü Undone birçok meseleye el atıyor sekiz bölüm boyunca:
Kuantum dolanıklığı, geçmiş-şimdi ve gelecek zamanın aslında aynı anda gerçekleşiyor olduğu teorisi, şamanların dünyası ve şizofreni...
Paylaş