Paylaş
◊ NOT- 1...
Hava sıcak, nem oranı yüksek. Soluduğumuz şey, beton nemi galiba.
İşte öyle garip bir yaz günü, bir grup arkadaşla bir havuz kenarı ortamına düşmüşüm.
Havuzun kendisi havuz problemi gibi: Yüzmek için değil, etrafında güneşlenmek için yapılmış artistik bir küçük su birikintisi gibi...Ve havuzlarda konuşulan esas gündem aslında hiçbir zaman değişmiyor.
Bedenler her daim dilin baş köşesinde.
“Onun vücudu şöyle, bunun vücudu sarkmış mı ne?
Peki ya şu ötedekinin hali nedir öyle?”
Bu konuşmaların etkisiyle olsa gerek havuz kenarında daha bir filtreleme ihtiyacı hissediyorsun kendini.
Karnı içeri çek, dik yürü, sürekli instagram pozu veriyormuş gibi uzaklara dalarak bak...
◊ NOT- 2...
İstanbul’un bu yaz ruh hali bana kalırsa şöyle:
Salalım kendimizi, daha çok salalım.
Ve aynı zamanda kendimizi arayalım, hem de daha çok arayalım...
Durum aynen öyle.
Zaten bu şehirdeki kadar “kendini arayan” insanlar var mıdır, bilmiyorum.
Kendini arama/bulma telaşı o kadar yüksek
ki, etkilenmemek
elde değil.
Kimisi, “Yeni bir kişisel gelişim metodu keşfettim mutlaka dene” diyor, bir başkası dürtüyor, “Bu hafta sonu bir kampa katılacağım, bambaşka bir insan olarak döneceğim.”
Bir de herkes ayaklı yaşam koçu oldu.
Diyelim bir meseleni anlatıyorsun.
Hoop, önerileri alt alta dizmeye, yaşam koçluğu yapmaya başlıyor karşındaki.
İstanbul bu yaz böyle yani, herkes birbirini aşırı yoruyor.
◊ NOT- 3...
Aşk? İşte ondan kimse emin değil.
Sorsan, herkes aşk istiyor. Hem de şu an, saniyesinde.
Ama DM’den gelen mesajla, dün gece tanıştığıyla, üç ay önceki flörtünün tekrar hortlamasıyla kafalar ultra karışık.
Aşk fena halde dağınık yatak yani.
Ve işin aslı: Kimse aşık filan olmak istemiyor.
Azıcık üzerine aşk serpilsin istiyor. Botoks hesabı: Ruh kırışıklığını gersin, sonra da mümkünse kapıdan çıkıp gitsin aşk.
◊ NOT- 4...
Eyvah bu dizi de bitti napıcaz? Yazın gizli gündemi belki de bu.
Bir günde oturup izlenen diziler, sonra o diziyle ilgili konuşmalar.
Derken yeni bir diziye başlamalar.
Bir arkadaşın zalim analizi gayet doğru: Bunlar hep yalnızlıktan.
Diziler yeni modern sığınaklar.
Dizinin dünyasına ışınlanıp orada yaşamak ve dış dünyadan soyutlanmak, en tatlı sanal gerçeklik.
Modern hayat çileleri
◊ Digitürk’ten çıkmaya karar vermek ve çevrendekilerin “Faks çekmen gerekiyor” demesiyle beraber üşengeçliğin zirve yapması.
◊ THY’nin müşteri hizmetlerine bir konuyla ilgili şikayet dosyası oluşturmak istediğin zaman bu sürecin 35 dakika sürmesi.
◊ Nişantaşı’nın en işlek caddesindeki Arnavut taşlarının önce sökülüp asfaltlanması.
Sonra da gelen tepkiler üzerine sökülen taşların yeniden yapılması.
Popüler kültür sayıklamaları
◊ Norm Ender’in yazılı basına peş peşe röportaj vermesine rağmen Ben Fero ve Ezhel’in geleneksel medyadan ısrarla uzak durması ilginç değil mi? Bakalım Ben Fero, Norm Ender’in eleştirilerine dayanamayıp karşı röportaj verecek mi?
◊ Mustafa Oğuz’un kitabıyla başlayan “eski güzel günler” nostaljisini yakın geleceğe (misal 2040 filan) uyarlarsak eğer, şu anda popüler olan kimlerin anıları o kitapta yer alır? Herhalde Sıla’nın, Mabel Matiz’in, Aleyna Tilki’nin ve Edis’in...
Paylaş