Paylaş
‘Beyonce olsa neyse’ kafası
Çünkü Petekkaya sonradan boynuna dolanan şuursuz bir laf yumağı attı ortaya:
“Ben Nurgül’ün nesini taciz edeceğim? Beyonce mi o? Bilime aykırı, akla aykırı.”
Böylece Erkan Abi (açıklamaları yaptığı Rahşan Gülşan’a Rahşan Abla dediği için biz de kendisine böyle seslenelim) gayet bilimsel bir denklemle taciz meselesine Türk işi boyut atlatmış oldu. Kendisini tebrik etmemek elde değil.
Umarız oynadığı diziye en kısa zamanda konuk oyuncu olarak Beyonce Abla katılır da, Erkan Abi’nin gözü gönlü açılır.
Nevruz kafası
Yok, bu Nevruz başka Nevruz.
Bahsettiğim Nevruz, Esra Erol’un evlilik programının kaprisli Nevruz’u.
Evet, dışarısı artık çok tehlikeli olduğundan evde oturup gizli gizli evlilik programı izliyorum.
Netflix dizisi izleyecek halim yok, evlilik programı kafası insanı hem çıldırtan hem de saçma sapan zevk kahkahaları attıran en şahane vakit öldürücü şey!
Bu Nevruz karakteri de son günlerin gözdesi işte.
Hiçbir talibini beğenmemesi ve Tarkan aşkıyla ünlü. Olay bir kadın. Snapchat fenomeni Kerimcan Durmaz’la el ele verip DJ performansı yapsalar diyorum: Durumun absürtlüğünün travestiliği olmazlar mıydı?
En son mesela, “Gözlerimin içine bakarak bana yanıtını ver” diyen talihsiz talibine şöyle dedi muhteşem Nevruz:
“Tanımadıklarımın gözlerine bakmam, burada Türk filmi çevirmiyoruz.”
Nevruz kafası aynı zamanda kafası karışık Türkiye’nin de kafası işte:
Evlenmek için ekrana çıkarım, ama benimle evlenmeye talip olan insanın gözünün içine bakarak konuşmam!
Allahım sen bana sabır ver Yarabbi...
Liseli kafası
Liseliler ‘hoşça vakit geçirmenin’ (bu da ne de demekse?) yolunu bulmuş:
Ünlü tabloları birebir canlandırıp sosyal medyaya yüklüyorlarmış.
Yaptıkları canlandırmalar bayağı matrak.
Liseli kafasını seviyorum: Hani o yaşlar, sıkıntılı geçiş yaşlarıdır ya. Bin tane sınav, hayata hazırlanma telaşı, bir de bedensel yanıp tutuşmalarla filan...
Böyle yaratıcı, zıpır şeyler yapmazsan kafayı yersin.
Film Festivali’nde ‘dövme’ kafası
Bu yılki İstanbul Film Festivali’nin konsepti iz bırakan filmler.
Ama öyle böyle değil, vücuda dövme olarak işlenecek derecede iz bırakan filmler!
Bu yüzden festival afişleri bu temaya uygun olarak hazırlanmış.
Vücutlarına kült filmlerin dövmelerini yaptırmış gençlerin fotoğrafları yer alıyor afişlerde.
Dahası, festival sırasında film hikayesi olan geçici dövmeler dağıtılacakmış.
Dövmelerin gerçeğini yaptırmak isteyenler için İKSV’nin şık bir kıyağı da var: Anlaşmalı dövmecilere festival biletini göstererek indirimli dövme yaptırabilme imkanı...
Kısacası İstanbul Film Festivali, 35. yılında gayet genç ve cool bir açılım yapmış.
Bu kafaları seviyoruz!
En uzun uçuş kafası
Kişisel uçuş tarihimin en uzun süreli uçuşunu geçenlerde yaptım.
Qatar Havayolları ile Doha’dan Sidney’e giderken tam 14 saat havada (asılı) kaldım. Ondan önce bir de 4 saatlik İstanbul-Doha uçuşu var tabii.
Meğer Qatar bundan daha da uzun bir uçuşu, 17 saat 30 dakika sürecek Doha-Auckland (Yeni Zelanda) uçuşunu bu yılın son ayında başlatmaya hazırlanıyormuş.
Dünyanın en uzun aktarmasız uçuşu olmaya aday Doha-Auckland seferi.
Bu alanda bilinen en uzun uçuş Emirates’in 17 saat 15 dakika süren Dubai-Auckland seferi.
Aralarında 15 dakikalık bir fark var yani...
Bir an düşündüm, uçakta onca saat geçirmek için ne yapılır diye? Çılgınlar gibi uyusan yine vakit geçmez.
Film izlesen keza öyle.
Yiyip içmek de bir yere kadar... Bence en iyisi sosyalleşmek, yeni insan tanımak.
Bu yüzden o uçakta mutlaka bar olmalı.
Qatar’cılara mini önerimdir.
Paylaş