Ve Ortaköy trafiğinde tıkanıp kalmışız. Gayet sıradan bir durum tabii. Bu saatte Ortaköy’den geçersen olacağı budur. Ama sıra dışı bir durum var. Hemen arkamızdaki arabanın penceresinden bir adet ayak dışarı fırlamış! İnsan ayağı mı yoksa bir Yeti ayağı mı? (Himalayalar’da yaşadığına inanılan dev yaratık.) Çünkü o denli dev, o denli pervasızca “hava alan” bir ayakla karşı karşıyayız ki... Bizim arabadan dönüp dönüp “ayağa” bakıyoruz tabii. Şoför arkadaşım Kerem kötü haberi veriyor: “Adam şimdi de ayağını kaşımaya başladı!” Yok hayır, o kadarını da görmek istemiyorum. Ama olayın şahane boyutunun ne olduğunu görün diye de dikiz aynasından fotoğrafını çekiyorum koca ayağın. Yoksa bu adam erotik-pampiş akımının bir temsilcisi mi? Belki de öyledir: Trafiğin en sıkışık olduğu zamanlarda arabasının camından organlarını özenle sarkıtmak suretiyle hem teşhircilik yanını besliyordur hem de günümüze özgü bir sendrom olan “takipçi sayısını artırmak”tır tüm emeli. Neyse ne işte. Ne zaman ki trafik açıldı. Koca ayaklı arabadan uzaklaştık. Ama kendisi beş dakikalığına da olsa nazarımızda “fenomen” oldu. Bu da -yine günümüz insanı için- bulunmaz bir nimet değil de nedir?
‘Ada sahillerinde bekliyorum’ postası
İLK AKLA GELEN SORU: New York Times’ın “Travel”ında yayınlanan Liesl Schillinger imzalı hayli romantik Büyükada yazısından sonra bu adanın yazları çoğunlukla Arap turistlerle dolup taşma kaderi değişir mi?
SCHILLINGER’İ ÜZECEK YENİLİK: Malum yazısında Schillinger, 21. yüzyıla ait şeylerin adaya pek uğramadığından bahsetmiş ve bu “eski hal” onu çok sevindirmiş. Ama artık gayet günümüze ait bir yenilik var adada: Starbucks! Üstelik İstanbul’daki birçok şubesinden daha büyük. Ve şu anda öyle çok talep görmüş ki, yazları 24 saat açık olması hedefleniyormuş Büyükada Starbucks’ının. Ne diyelim, hayırlı olsun. Gecenin sonu çorbacıda değil, kahvecide Americano içerek bitsin.
ELIO SEDEF EN GÜZELİ: Benim favorim -her ne kadar çok uzun kalamasam da- hâlâ Sedef. Büyükada’ya iki adım uzaklıktaki Sedef malum, Esra Bereket ve Mehmet Birgen’in adası. Ama adanın bir halk plajı, iki tane de İstanbul’un deniz kıyısı mekanlarına taş çıkartacak restoranı var. Biri Club Ada, diğeri Elio Sedef. Club Ada geçen sene neyse o, pek değişmemiş. Ama Elio Sedef yenilenmiş, geçen yılki köhne halinden eser kalmamış, daha hoş bir kıvama erişmiş. Şimdilerde şehirden kaçanların en favori adresi burası.
İlginç bir taciz davası
Demet Öger’in Atatürk Havalimanı’ndaki güvenlik görevlisine, “çizmemi çıkartırken göğüs dekolteme bakarak beni taciz etti, aşağıladı” iddiasıyla açtığı dava sanırım birçok kadını cesaretlendirecek. Sonuçta malum, gün içinde kadınlar sözle ya da gözle birçok kez tacize uğruyor ve çoğu zaman hiçbir şey yapamıyorlar. Aynı zamanda dava tartışmaya gayet açık bir konu. Güvenlik görevlisi, “Tacizkâr bir şekilde bakmadım” diyebilir. Haklı da olabilir. O zaman ne olacak? İşin sınırı nasıl belirlenecek?