Michael Haneke’nin 1997 tarihli kült olmuş bir filmi vardır; Funny Games ("Tehlikeli Oyunlar" adıyla gösterilmişti).
İki genç, evli bir çiftin göl kenarındaki evlerine bir ziyaret yaparlar.
lk başta gayet sevimli çocuklardır.
Eğitimli, kibar, beyaz kıyafetleriyle filan efendi kılıklı iyi aile çocukları.
Gençlerden lider ruhlu olan ev sahibi kadına yumurtalarının bittiğini, yumurta almak için geldiklerini söyler.
Kadın bu ricayı geri çevirmez. Ancak gençler kadının verdiği yumurtaları bilerek kırar.
Kadın ne olduğunu anlamaz. Yeni yumurtalar verir. İki genç bunları da kırar.
Sonrasında işte nedensiz şiddetin fitili ateşlenir. İki genç tüm aile bireylerini esir alıp saatlerce işkence ederler.
Bu süreç boyunca da soğukkanlı, ukala, gıcık ve yaptıklarından zevk alan bir tavır içindedirler.
Haliyle seyirci de sorar, "Bu çocukların derdi ne?" diye.
Çünkü görünürde bir neden yoktur.
Zaten filmden sonra çok tartışılmıştı nedensiz şiddet.
Bugünlerde şaşırılıyor ya, hem Ankara hem de Konya’da iki genç kız annelerini nasıl bu kadar soğukkanlılıkla öldürdü diye. Ve filmdeki gibi deniliyor ki, "Noluyor bu çocuklara?"
Yorumlar, Ankaralı Başak için mesela, "annesi babası ayrılmış, o yüzden olmuş"dan öteye pek gitmiyor.
Haneke’nin filmindeki gençler şiddet uygulayarak kendilerini ifade etmeye çalışıyordu.
Acaba Başak da kendini ifade etmek için bu şiddetli yolu seçmiş olabilir mi?
Adliye’ye gelir gelmez makyajını yapması kendini ifade etmiş olmasının bir zaferi mi?
NOT: Haneke bu filmin yeni bir versiyonunu çekti Hollywood için. Hatta yeni versiyonda ev sahibesini Naomi Watts canlandırıyor. Film mayısta gösterime giriyor. Ama vizyondan önce İstanbul Film Festivali’nde galası var, 14 Nisan’da. İzlemediyseniz kaçırmayın.
Kişisel bir festival filmleri listesi
Bugün böyle, içim dışım film. Uluslararası İstanbul Film Festivali de 5 Nisan’da başlıyor. Aşağıdaki filmler benim seçtiklerim, gayet kişisel tabii. Yine de rehber olabilir kafası karışıklara, buyrun...
EĞLENCELİ OLANLAR
Aşk Şarkıları: İki kadın, bir erkek, yani üçlü bir aşk/seks hikayesi. Böyle karışık ilişkiler eğlenceli olabiliyor.
Üstelik film müzikal, bir de Fransız filmi tabii.
Paris: Bir Fransız filmi daha. Ama bu kez referansım iyi. "İspanyol Pansiyonu" diye bir filmi vardı bu yönetmenin (Cedric Klapisch). Eğlenceli bir gençlik filmiydi. Bu filminde ise pek yakında öleceğine inanan bir dansçının hikayesi anlatılıyor. Juliette Binoche filmin oyuncularından.
ŞİDDETLİ OLANLAR
Tehlikeli Oyun: Bir lise öğretmeni totaliter devletin nasıl işlediğini göstermek için öğrencileriyle beraber bir deney yapar. Ancak deney bir süre sonra deney olmaktan çıkıp gerçeğe dönüşür. Bu ilginç Alman filmi, bana yine bir başka Alman filmini anımsattı: Deney. Bu filmde de bir hapishane deneyi söz konusuydu.
Özel Tim: Geçen yıllarda gösterilen "Tanrıkent"i izleyenler bilir. Rio’nun gecekondu mahallelerinde olup biteni anlatan şahane bir filmdi. "Özel Tim" de aynı arka mahallelerde geçen bir başka Brezilya filmi.
Bir Amerikan Suçu: 1965’te Amerika’da gerçekleşmiş bir olayı anlatan filmin konusu irkiltici: Sıradan bir ev kadını, bir genç kızı evinin bodrumuna kapatıp işkence yapar. Üstelik kendi çocuklarıyla beraber. ’Bu nasıl bir şeydir’ diyenler için, şiddetin anatomisi üzerine...
SANATSAL OLANLAR
Gece Bekçisi: Bir Peter Greenaway filmi. Yani bir festivalin olmazsa olmazı. Bu kez Rembrandt’ın "Nightwatching" adlı meşhur tablosundan yola çıkarak dönem filmi yapmış Greenaway. Resim ve tabii iflah olmaz PG meraklılarına.
AİLE TRAJEDİSİ OLANLAR
Kız Kardeşim Evleniyor: "Mürekkep Balığı ve Balina"nın yönetmeninden, Nicole Kidman başrolde.
Çocuklar: Bu kez kuzeyden, İzlanda’dan bir aile öyküsü.İzlanda’nın 2007 Oscar adayıymış.
ORTAYA KARIŞIK OLANLAR
Karanlığın Gölgesinde: Hayatla baş etmek için kendine şizofrenik bir fantezi dünyası kurup başka kimliklere bürünen bir adamın hikayesi.
I’m Not There: Bir kere Todd Haynes filmi. "Velvet Goldmine" filmine bayılmıştım Haynes’ın. Bu da eminim iyidir. Ayrıca filmde geçen aylarda ölen Heath Ledger var. Christian Bale ve Cate Blanchett de öyle. Film, Bob Dylan’ın hayatı. Ve herkes sırayla Dylan’ı canlandırıyor.
Kaotik Ana: İbiza’da yaşayan Ana, hipnozla geçmiş hayatlara geri döner. ’Nasıl yani?’ dedim ve listeye ekledim bile.
Köstebek: 70’lerden efsanevi kült bir film. Tuhaf, sert ve radikal. Misal: Filmin ilk yarısında, vahşi silahşör El Topo, çıplak oğluyla beraber (niye çıplaksa?) dört silahşöre karşı ölümcül bir savaşa girer (gerisi muamma).