Paylaş
Tamam eylül de güzeldir, hatta en güzel yaz eylülde yaşanır filan, ama psikolojik olarak yaz ağustosla beraber biter işte.
Peki eğlence aleminde nasıl geçti bu yaz?
Yıldırım hızıyla geriye dönüp bir bakarsak şu life-style girdabında; işte görünen köy kılavuz istemezler...
- GECELERİN EN “KALABALIK” KOVBOYU: Elbette Serdar Ortaç’tı. Bazen beş bazen onbeş, her daim bir Rus (güzel) kadın kabilesiyle gezip dolaştı Serdar Ortaç. Öyle ki, konserinde yarım yamalak söylediği Pink Floyd klasiği bile gölgede kaldı bu sebepten.
- DÜŞÜŞE GEÇENLER: Kuruçeşme mekanlarının hepsi (ne Reina ne Sortie ne de Aşşk Cafe ve civarı) ve Bodrum (ne Limon’da günbatımı ne de Ship a Hoy’da hop hop eller havaya eğlencesi...)
- YÜKSELİŞE GEÇENLER: Atiye Sokak kafeleri, Delicatessen, Asmalımescit’in terasları (mesela Balkon), öğle yemekleri için Karaköy’deki Maya ya da Karaköy Lokantası (sürekli tıklım tıklımdı), Küçükçiftlik Parkı’nda konserler/partiler (Elton John konseri, Sonisphere ve de A46 Dergisi’nin muhteşem pazar partisi), bu parkın yanı başında dot’çuların işlettiği Pop-up, Akaretler’deki Kaf:f, yine yeniden Sultanahmet civarı (artık sadece turistlerin değil), Sedef Adası’ndaki Elio, Alaçatı’daki Asma Yaprağı ve Kaş’ın mütevazı atmosferi...
- EN YENİ HAVALI ŞEHİR OTELİ: Ortaköy The House Otel.
- EN HAVALI SERGİ AÇILIŞI: Şehirdeki üç adet Galerist’te aynı anda açılan Andy Warhol sergisi.
- EN TARTIŞMALI OLAY: Önce Asmalımescit sonra da Cihangir’deki kafelerin önündeki masa ve sandalyelerin peşi sıra gelen ani “operasyonlarla” kaldırılması. Yazın (tabii eğlence dünyası açısından) en moral bozucu olayıydı.
- EN SOSYETİK GÖSTERİ: Ünlü İtalyan balet Roberto Bollet’nin Açıkhava’da iki gece üst üste arkadaşlarıyla beraber gerçekleştirdiği özel gösteri. Tüm sosyete kişileri oradaydı. Sonra da çıkışta Nahide’deki partide...
- EN ÇOK DİNLENEN/ZIPLATAN YERLİ ŞARKI: Ajda Pekkan’ın Yakar Geçerim’iyle Sinan&Hande düeti Atma..
- EN KÖTÜ YERLİ ŞARKI: Ayşegül Aldinç’in “Li lal lal la”sı.
- EN LADY GAGA FİGÜR: Bülent Ersoy. İlk kez Altın Kelebek’te sahneye çok acayip fosforlu bir “şey”le çıktı Ersoy. Sonraki diğer konser “hadiselerinde” bu durum cereyan etmeye ve ilgi çekmeye devam etti.
- EN ÇOK İNTERNET ÜNLÜSÜ OLAN PARTİ: Kara Dergi adlı online derginin Reasürans içindeki Theraphy’de verdiği parti.
- ADI EN ÇOK KAVGAYA KARIŞAN MEKAN: Anjelique... Belki diğer mekanlarda da Anjelique kadar kavga oluyor ama bu mekanın talihsizliğinden her seferinde olaylar medyaya yansıyor. Bakınız; Fatih Kıral’ın oğulları olayı...
- EN “HAKKINDA KONUŞTUKÇA” BIKTIRANLAR: Teoman’ın gidişi, “İskender” kitabı üzerine tartışmalar...
- EN İYİ YAZ PARTİSİ: 7800 Çeşme’deki dolunay partisi.
- EN DAYAK ATTIRAN KIYAFET: Şort! Özellikle otobüste giyilirse...
‘Onun üstünden alayım dedim’
Aslında bu itirafı herkes biliyordu.
Ya da herkes, herkesin bildiğini varsayıyordu.
Çünkü yıllardır o kadar çok konuşuldu ki bu itiraf.
Bu yüzden Yıldız Tilbe’nin bizzat kendi ağzından duyunca bana yeni bir şeymiş gibi gelmedi.
Ama sonra Tilbe’nin sözlerini tekrar tekrar okuyunca, üstü kapalı geçiştireceği yerde gayet açık sözlü itiraf etmiş diye düşündüm.
Hani derler ya, tak tak tak... O hesap.
Özetle şöyle konuşmuş Tilbe (konuşmanın “onun üstünden alayım dedim” kısmına bittim!) Esin Övet’in Altüst Muhabbetleri’nde.
“Sezen Aksu, Uzay Heparı ile birlikteydi.
Ondan ayrıldığı dönem Uzay onu çok arıyordu.
Ben de o evde (Sezen Aksu’nun evini kastediyor) kalıyordum, sıkıyordu onu (Sezen Aksu’dan bahsediyor.)
Ben de Uzay’ı onun üstünden alayım dedim.
Bir gece sarhoştum, onunla birlikte oldum. Ertesi gün pişman oldum.”
Paylaş