Müzik dünyasında ‘Rüya’ skandalı devam ediyor

Olayı başa sarıyor ve skandalın ilk perdesini bir kez daha anlatıyorum.

Tarih 8 Ocak 2010. Ziynet Sali’nin yeni şarkısı “Rüya”nın İspanyol şarkıcı Monica Molina’nın “Ay Amor” şarkısına olan benzerliğini dile getirmiştim.
İki şarkının A bölümünin melodisi birebir aynıydı, nakarata geçince ise melodi değişmeye başlıyordu.
“Rüya”nın bestecisi Sinan Akçıl’a bu durumu sorup görüşünü aldım.
Sinan gayet açık bir şekilde, “Evet o şarkıdan esinlendim” dedi.
Ama ortada sadece bir esinlenme mi yoksa kopyalama mı olduğu konusunda ince bir sınır vardı. Bu sınıra karar verecek olan da her iki ülkenin teknik kurullarının işiydi.
Nihayetinde olay İspanya’ya, Molina cephesine kadar ulaştı.
Akçıl’ın haklarını temsil eden Taksim Edisyon ile Molina cephesi arasında yazışmalar/görüşmeler başladı.
Akçıl’a bir ara, “Bu olayda son durum nedir?” diye sorduğumda, karşı tarafın para istediğini, ama kendisinin kabul etmediğini söylemişti.
Aradan haftalar geçti, olay tam unutuldu derken DMC yetkilisi Özden Bora’dan aldım haberi.
Taksim Edisyon’dan kendilerine bir kağıt gelmiş.
“Rüya”nın bestecisi olarak tüm yasal platformlarda, yeni çıkacak CD’lerde Sinan Akçıl yerine, “Ay Amor”un bestecisi Noel Tejedor Molina’nın isminin geçmesini istiyorlarmış.
DMC de “hay hay” demiş ve işlemlere başlamış.
Biliyorsunuz ben de bunu köşeye taşıdım, “Rüya’nın bestecisi değişti” başlığıyla.
Bundan sonra skandalın ikinci perdesi başladı.

SİNAN AKÇIL ÇOK ÖFKELENDİ!

Meğer Taksim Edisyon’un DMC’ye gönderdiği bu “değişiklik” talebinden Sinan Akçıl’ın haberi yokmuş!
Sinan benim yazımla beraber bunu öğrendiğini, kendisinden habersiz böyle bir şey yapıldığı için çok öfkelendiğini söyledi bana.
Hatta o kadar öfkeliydi ki, “Taksim Edisyon’a dava açacağım” bile diyordu.
Ertesi gün ne olduysa oldu, Taksim Edisyon’cular Sinan’ın tepkisi karşısında geri adım atıp “Rüya”nın bestecisi olarak Noel T. Molina’nın yanına Sinan Akçıl’ın da ismini yazmayı teklif ettiler kendisine.
Sinan bana attığı mailde, “Aslında bunu da kabul etmezdim” dese de, İspanyol besteciyle şarkıyı “paylaşmayı” kabul etti.
“Bu olaydan artık çok sıkıldım” diyerek...
Haliyle, bu fena halde “Türk malı skandal” üzerine müzik dünyasında kafalar iyice karıştı.
* Taksim Edisyon, Sinan Akçıl’a yapacağı değişikliği neden haber vermedi?
* Akçıl’ın tepkisi üzerine neden kararından cayıp “orta yolu” tercih etti?
* İspanyol cephesi bu işe ne diyor? “Rüya”ya İspanyol bestecinin adının yazılmasını istediklerine göre son anda ortaya çıkan bu “orta yol”dan haberleri var mı? Varsa bile buna nasıl ikna oldular?
“Rüya” skandalında son durum budur, gelişmeler oldukça aktarmaya devam edeceğim elbet.
Tek bildiğim şu; “Rüya”nın, özellikle ilk kısmının, “Ay Amor”dan kopya olduğu konusu bunca olayla artık tescillendi.
Olaydaki en masum kişi de Ziynet Sali.
“Rüya”sı kirletilmiş oldu. Ama yapacak bir şey yok ne yazık ki...

Partide sanal defile yaptılar

Türkiye’nin, hatta dünyanın ilk sanal defilesini yapmak...
Fikir bu, gayet şahane bir fikir.
Kapsamlı bir moda portalı olmak için yola çıkan Modazon’un en büyük özelliği bu olacakmış.
Her ay bir modacının ya da markanın koleksiyonunu kullanarak sanal defile yapmak.
Modazon’cular ilk defilelerini perşembe gecesi W Otel’deki lansman gecesinde yaptılar.
Kreasyonlarında deri kullanmasıyla meşhur Simay Bülbül’ün koleksiyonunu sundular.
İlginç bir deneyimdi doğrusu: Sanal ortamda, uzay boşluğunda yürüyormuş gibi duran bir tane manken, arka arkaya değişen kıyafetler ve hoop işte sanal defile bitti!
Ama istersen tekrar başa sar ve izle.
Artık “Defileyi kaçırdım, şu kıyafetin detayı neydi?” diye hayıflanmak yok yani.

FD’den yanıt

Feridun Düzağaç’ın Özcan Deniz’e, Gülben Ergen’e filan “sallayıp durmasının” ona yakışmadığından bahseden bir yazı yazmıştım.
Kendisinden şık, kibar bir yanıt geldi. Aynen aktarmaca yapıyorum:
“Yazınızda gerçekten doğru kodlamışsınız; durum benim açımdan da son derece sıkıcı.
Ona buna sallamakla eleştirilir, yadırganır, hatta hayasızca piar yapmakla suçlanır olduğum malum radyo programının bir gazetenin magazin müdürünce hazırlandığını yayından sonra öğrenmek dışında bir kusurumun olmadığını ve neredeyse üç dakikalık konuşmamın ‘ısim vermeniz hiç şık olmadı hanımefendi’ diye başladığını bilmenizi istedim.”

“Gay”ik bir mevzuu

Halil Ergün’e her defasında “Gay misiniz?” sorusunun sorulması da, Ergün’ün bu soruya yine her defasında “Hayır değilim” demeye üşenmemesi de, yetmedi bir de “Beni gay’lerle Seyyal Taner tanıştırdı” şeklinde absürdella yanıtlar vermesi de sıktı.
“Beni uzaylılarla Seyyal tanıştırdı” der gibi, ne demek bu yahu?
Yazarın Tüm Yazıları