Paylaş
Senin 4 yaşında kavradığın şeyi, bir ömür kavrayamayan cahillerle dolu bu dünya.
Herkese, her şeye inat sana en çok yakışanı yap ve hep mutlu ol...”
Şimdi belli ki bu sözler eski eşe.
Ama işin o tarafı beni hiç ilgilendirmiyor.
İlgilendiren tarafı elbette “Mutluluk entelektüel bir seçimdir, herkes bunu başaramaz” analizi.
Gerçekten öyle midir?
Mutluluk, Özcan Deniz’in sandığı gibi seçilir ve sonra ömür boyu mutlu mu olunur?
Özcan’a hiç katılmıyorum.
Çünkü heyecan, öfke, kızgınlık gibi duygu durumlarından sadece biridir mutluluk.
Her saniye mutlu olamazsın ki...
Ama her saniye mutsuz olursan, o da bir sorun.
Her şeyi dengeli yaşamak en güzeli. Hiçbir duygudan kaçmamak.
Yani Özcan; entelektüel ve seçkin bir duygu değil mutluluk.
Herkes isterse her an yaşayabilir, başarabilir; abartmayalım.
Yazın şarkısı: Ara
Bu yazın şarkısı arana arana sonunda bulundu:
Zeynep Bastık’ın şarkısı “Ara”.
Nej’in “Paro” şarkısından Türkçeye adapte edilen şarkı hem Zeynep Bastık’ın sesine çok uymuş hem de şarkının havası suyu yaz anatomisine pek uygun:
◊ İster arabada arkadaşlarınla plajdan dönerken son ses dinle...
◊ İster gecenin sonunda herkes evine çekilmişken kendi başına...
Bu arada son yılların Türkçe şarkılarıyla ilgili şöyle bir gözlemim var:
Eskiden Türkçe pop deyince ilk başta sözlere bakılırdı.
Çok fazla söz odaklıydı şarkılar.
Bu geleneği devam ettiren yeni nesilden bir Mabel Matiz var.
Diğer şarkıların çoğu direkt melodi odaklı.
Sözler arada kaynıyor. Hatta önemsenmiyor.
Zaten sözler artık o kadar hızlı söyleniyor ki, şarkıcının ne dediğini anlayıp eşlik etmen için o şarkıyı en az 20 kez filan dinlemen gerekiyor. O kadar dinlemen için de şarkıyı sevmen şart.
Çünkü o sırada başka bir şarkı çıkmış oluyor ve unutup gidiyorsun bir öncekini.
Sonuçta: “Ara” epey uzun süre dinlenecek şarkılardan biri. Zeynep Bastık ve ekibi iyi bir cover bulmuş, kesin.
İki yazarın atışmasındaki stratejik hata
Azra Kohen ve Başak Sayan arasında bitmeyen bir kavga var. Bilmeyenler için olay özetle şu:
Azra Kohen’in, zamanında dizisi de çekilmiş “Fi” adlı popüler bir kitabı var.
Başak Sayan o kitabın kendi yazdığı “Bağlanma Korkusu” adlı kitaptan çalıntı olduğunu iddia etmişti. Sonrası toz duman: Davalar, hakaretler, şunlar bunlar...
Açıkçası her iki tarafın takipçisi için de çözmesi zor bir yün yumağı.
Üstelik son günlerde her iki taraf da Instagram üzerinden atışmanın dozunu artırdı.
Olaya dışarıdan, bir tenis maçı kafasıyla bakan biri olarak Azra Kohen’in bu son atışmadaki tek hatasını söylemek isterim:
Başak Sayan’ın yıllar önce Şamdan Dergisi’ne verdiği bir pozunu yayınlamak.
İstediğin kadar davalık ol, birbirinden nefret et ama konuyla ilgisiz, eski bir fotoğrafı yayınlamak hiç hoş değil.
Belden aşağı vurmaktır bunun adı.
Paylaş