Paylaş
Üstelik ilginç bir krizle!
ELLE, Marie Claire, Cosmopolitan, Instyle ve L’Officiel dergileri ortak bir karar alıp moda haftasını takip etmeme kararı aldı.
Gerekçeleri şu: Moda Haftası’nın ana sponsorları arasında Vogue’un yer alması.
“Dünyanın hiçbir yerinde bir ülkenin moda haftasına tek başına bir moda dergisi sponsor olmaz. Çünkü moda haftası ülkenin ortak değeridir” diyor dergiciler.
Bu yüzden de kendilerini geri çekme kararı almışlar.
Üzücü aslında. Sonuçta Türk moda dünyası dediğiniz küçük bir dünya.
Öyle büyük bir sektör değil. Ve bu küçük dünyada herkesin birbirine ihtiyacı var.
Diğer taraftan tek bir yayının İFW afişlerinde sponsor olarak öne çıkması da hatalı.
Tüm bu gelişmeleri Moda Tasarımcıları Derneği Başkanı Mehtap Elaidi’ye sordum.
İşte onun bu “kriz” üzerine söyledikleri:
“Öncelikle şunu söyleyeyim, Vogue ana sponsor değil medya sponsoru.
Arada iletişimsizlik oldu, bir iletişim kazası... Bunu kabul ediyorum.
Onun dışında hiçbir kuruluşa verilmiş ayrıcalıklı bir haber alanı zaten yok.
Niyet göstergesi olarak söylüyorum, moda haftası başlamadan evvel birçok farklı yayında haber olarak yer aldık mesela.
Çünkü eşit davranmaya çok özen gösteriyoruz.
Her zaman da gösterdik.
Bu olayın iletişimle çözülebilir olduğunu düşünüyorum.
Sonuçta 34 tasarımcının emeği olan bir moda haftası söz konusu.
Çok da güzel koleksiyonlar var.
Tüm dergiler orada olduğu zaman bu iş tam anlamıyla güzel olacak”.
Altın Portakal’a dair bir ısırımlık düşünceler
- AVŞAR’IN DERİNLİĞİ!
Hülya Avşar sadece kırmızı halı güzelliğiyle değil, zıp zıp çıkışlarıyla da Portakal’ın gözdesi.
En son, “Derin Düşünce” adlı filmi izlerken mesela, “Bu filmi yarışmadan attıracağım” dediği öne sürülüyor.
Filmi beğenmeme hakkı var Avşar’ın. Ama film attırmak, “böyle film olmaz” diye heyheylenmek ne demek?
Jüri başkanının daha sağduyulu olması gerekmez mi?
Gerçi Avşar şöyle düşünüyor da olabilir: “Benim sayemde genç bir yönetmenin ilk filmini herkes duydu.”
- ÖMÜR’ÜN ARDINDAKİ YONCA
Ömür Gedik’in eleştirilen performansını internetteki videolardan izledim. “Money, Money, Money” şarkısında tüm yük, vokallerde yer alan Yonca Kocadağ’ın üstündeydi.
Sadece onun sesini duydum.
Yonca, birçok şarkıcıya yıllardır vokalistlik yapan deneyimli bir şarkıcı.
Gökhan Türkmen’le yaptığı “Rüya” düetinden de onun şahane sesini hatırlayan çıkacaktır muhakkak.
Onu her gördüğümde söylüyorum, “Albüm yap!” diye.
Umarım bir gün yapar ve daha çok dinleriz sesini...
Bülent Ersoy ve Avcılar
Bülent Ersoy, katıldığı bir programda kendisini yeterince alkışlamayan seyirciye, “Karşınızda tarih var, bu kadar mı alkış!” diyerek bağırmış, köpürmüş.
Sinirinden çekim ertelenmiş, filan...
Birkaç gün sonra Avcılar’daki Meis Sitesi’nin etrafında toplanan bir kalabalık ise sitede oturan travesti ve trans bireylere öfkeyle bağırıyordu, “Buradan gidin” diye...
Esas nedenin rant olduğu söyleniyor:
Oturulan sitenin değerinin yeniden yükselmeye başlaması ve transları bu tür “namus elden gidiyor” protestolarıyla korkutarak kaçırmak...
Sonuçta kural değişmiyor: Gücü eline geçiren güçsüzü, dışlanmışı anında eziyor.
Ersoy’un stüdyodaki seyirciye yaptığı da bundan farksız değil.
Elindeki güçle karşısındakilere aşırı kibirli davranıyor ve onları hiza getiriyor.
Paylaş