Paylaş
Sokakta rengarenk şemsiyelerle yürüyen yüzlerce insan...
Ben de onlardan biriyim.
Bu yağmur altında sürünülmesinin inadı ise belli: Bol bol yeni tasarım görmek ve aslına bakarsınız en çok da eğlenmek...
Çünkü Milano’dayız ve şehrin bu zamanında 1961’den beri düzenlenen Salone del Mobile fuarına paralel olarak tasarım haftası yapılıyor.
En heyecan verici tasarım bölgesi ise elbette Zona Tortona.
Doğma büyüme bir Milanolu diyor ki, “Buraya eskiden kimse gelmezdi, çok fena bir yerdi. Sonradan böyle meşhur oldu”.
Tortona’da bir sürü eski bina, depo var.
Her birinde bir başka ülke ya da marka kendi ürünlerini sergiliyor.
Kuru kuru sergilemiyorlar tabii, hepsinde ayrı bir parti ve kokteyl.
Birinden çıkan diğerine gidiyor, elinde kadeh ve şemsiyeyle...
Tortona’da sergilenen çok acayip işler de var. Gayet sıradan, artık gözlerin alıştığı ve şaşırtmayan o minimal şeylerden de...
Çünkü tasarım nankör bir şey.
Yeni olmak tek dert değil; hem had safhada çevreci olman hem geleceği öngörmen hem de kendi kimliğini ortaya koyan işler çıkarman mühim.
Eh üçü bir arada kolay değil.
Ya şahane bir şey oluyor ya da hiçbir şey...
Tortona sonrası gidilecek yer ise Brera mahallesi.
Burası daha köklü bir tasarım bölgesi, daha aristokrat.
Tortona’daki tasarımlar genç ve serseri ise Brera’daki mağazalarda yer alanlar daha ağır, daha oturaklı...
Peki Türkler neler yaptı bu tasarım haftasında?
O da bir sonraki Milano kutusunda...
Türkler ne yaptı
- TÜRK MERMERİNİN SÜKSELİ SERGİSİ
Zona Tortona’da Türk mermerinin imajını kuvvetlendirmeyi hedefleyen bir sergi vardı.
Türkçe adıyla “Ve mermer dedi ki: Yol seni değiştirir” adlı bu sergi Tortona’daki Superstudio Piu’nun bahçesine yayılmıştı.
Fikir gayet parlaktı: Farklı ülkelerden seçilen dokuz ünlü tasarımcı (aralarında El Ultimo Grito, Richard Hutten, James Irvine gibi sağlam isimler vardı) mermerle ilgili farklı tasarımlar yapmıştı.
Türkiye’den ise Emre Arolat, Can Yalman ve Ayşe Birsel bu işe dahil olmuştu.
Sergide en çok dikkat çeken tasarım mermerden yapılma kameriyeydi.
Bir de mermerin aslında ağır bir malzeme olmadığını kanıtlamak istercesine salınan mermerden salıncak!
Türk mermeri sergisinin en iyi yanı bahçede sergilenmesi ve herkesin yapılan tasarımları görmeden geçmemesiydi.
O yüzden sergi epey sükse yaptı diyebiliriz.
Serginin Milano’dan sonra başka yabancı şehirleri de dolaşacağı kulağıma çalınanlar arasındaydı...
- BRERA’DAKİ DAVET...
Bir sonraki gün bu kez Brera’da Türkler’e rastladım.
Vicalvi markasının kokteylinde.
Markanın İstanbul şubesinin yöneticisi Esra Kaktüs Üstünkaya, Milano’da bulunan dostlarını buraya çağırmıştı ve neredeyse hemen herkesi markayla işbirliği yapan ünlü Fransız mimar Jean-Phillippe Neuville ile tanıştırdı.
Jean Phillippe’in 1920’lerden kalma bir Paris yüzme havuzunu otele çevirdiği yeni projesinin tüm detaylarını bu sayede öğrendim.
- TADIMLIK AMA KARMAŞIK İSTANBUL
Ve “The Taste of IST” projesi... Tortona’daki Light adlı mekanda genç tasarımcı Türkler’in İstanbul’a dair işlerinin sergilendiği bir proje.
Açıkçası fazlaca kapsamlı bir iş yapılmıştı.
Papyon da, halı da, zeytinyağı şişesi de, hatta bebek mobilyası da konmuş “The Taste of IST”e.
Biraz kafa karıştırıcı, biraz fazla dağınık bir işti bu yüzden...
Paylaş