Paylaş
ASENA KAFASINDA OLMAK
Önceki gün dansöz Asena’yla ilgili bir emlak haberi vardı.
Şöyle demiş Asena Hanım: “Şubattan beri Monaco’ya gidip geliyorum. Özel bir gecede sahne almıştım ve o geceden sonra hayatım değişti. Orada bir dostum bana bir şato buldu. ‘Al bu şatoyu’ dedi. Şimdi ben de Allah’ın izniyle alacağım.”
Haberde Asena’nın satın alacağı şatonun 11 oda ve 3 salondan oluştuğu ayrıntısı filan da vardı.
Hani bu kafalarda olmayı kim istemez ki?
Kafan esince ya da bir dostun 1 oda 1 salon ev bulur gibi şato buluverince “Alayım bari” deyivermek...
Gel gör ki bu emlaklama haberindeki esas seksi detay, sahne alındığı belirtilen o özel gece.
Çünkü o özel geceden sonra hayatı değişmiş Asena’nın.
Ne olduysa artık...
Ardından gizemli dost devreye girmiş ve şato bulunmuş.
Gizemli dostun tavsiyesini ekolarsak çın çın:
“Al bu şatoyu, AL, AL, AL!”
Hani David Lynch filmi gibi olup biten.
Karmaşık, gizemli, şatafatlı ve ürkütücü: Al bu şatoyu Asena!
SALLANDIR BENİ REİS!
Ankara-Söğüt-özü’ndeki Tahsin Banguoğlu Öğrenci Yurdu’nun arazisinde plan değişikliğine gidilmiş.
Böylece arazide rezidans, AVM yapılmasının önü açılmış.
AVM yine olmasın tamam, ama Diren Öğrenci Yurdu demek de hiç içimden gelmiyor.
Çünkü kısa süreliğine de olsa orada kalmışlığım var üniversite diyarındayken...
Şimdi hâlâ öyle mi bilmiyorum, ama çok medeni ülkücü arkadaşlar vardı yurtta. Yurda yeni gelenleri Reis eşliğinde odalarında ziyaret eder, sonra da onları bacaklarından tutmak suretiyle baş aşağı pencereden şöyle bir sallandırırlardı!
Kan beyinlerine iyice gitsin, damarlardaki milliyetçilik dozu artsın diye herhalde, sebebini hâlâ bilmiyorum...
Eh, bizim yurtlardan da o tatlı Amerikan gençlik filmlerindeki gibi (Misal: American Pie) bir ortam beklemiyordunuz herhalde...
TERS KÖŞE BİR FİLM TAVSİYESİ
Ayşe Arman’ın cinsel istismara uğrayan küçük kızın annesiyle yaptığı röportajı herkes gibi nefesim daralarak, “Bu kadar da olmaz” diyerek okudum.
Okuduktan sonra ise aklıma son zamanlarda izlediğim bir film geldi: The Hunt.
Thomas Vinterberg’in yönettiği Danimarka yapımı film, küçük bir kız çocuğunu taciz etmekle suçlanan öğretmenin hikayesi üzerine kurulu.
Ama dikkat, filmde ters köşe bir durum var.
Onu da izleyince anlayacaksınız.
KAPAT PERDEYİ, BAŞKAN GELİYOR!
Bugün Asena’nın şato kafasında değil, basbayağı serbest çağrışım kafasındayım.
Buyrunuz, normalde beni hiç ilgilendirmeyen bir rutin: Başbakan Erdoğan bu perşembe Türkmenistan’a gidecekmiş.
Peki bunu okuyunca aklıma gelen nedir?
Şudur: Oraya konser vermeye giden şarkıcı bir arkadaşım anlatmıştı. Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhammedov aracıyla hangi caddeden geçecekse, o cadde üzerindeki tüm evlerin, otellerin perdesi kapatılıyormuş.
Perdeyi açmama yasağını/geleneğini bilmeyen yabancılar da derhal uyarılıyormuş.
İyi de neden kapatılıyormuş? Orası algı meçhulü.
Kimisi suikast ihtimaline karşı diyor, kimisi bir tuhaf gelenek...
Mykonos hakkında son iki şey
ÜÇ TAVSİYE DAHA
Pazar yazısında uzun uzun Mykonos’ta ne yenir ne içilir, nereye gidilir diye yazmıştım. “Daha çok adres” diyen oldu, o zaman diğer denediklerimi de yazayım:
Mamalouka’ya gidin... Burası eskiden Oasis diye bir restorandı. Şimdi yenilenmiş, başka bir restoran olmuş. Mutfağı lokal, ortamı şık, bahçesi nefis.
Hippie Fish’te deniz ürünlerine doyun... Yemek arasında ise denize girip serinleyin.
Nato Tavernası’na gidin... Sabah 5’e kadar Kostas’ın söylediği şarkılarla coşun.
ADADAKİ GAY TRENDLERİ
Malum, Mykonos aynı zamanda bir gay cenneti.
Adaya tatile gelmişlere şöyle bir bakınca gay trendleri şöyle görünüyor:
Gözalıcı renklere sahip Pantone sliplerle plajda boy göstermek, boy gösterirken kasları göstermek, kasları gösterirken şezlongdaki partnere/sevgiliye öpücük kondurmak, öpücük kondurduktan sonra üçüncü bir kişi arayışına koyulmak...
Paylaş