NURGÜL VE CEM Hiç kolay değil herhalde; “birbirlerine yakışmayan çift” olarak damgalanıp bütün gözlerin sana bu damgayla bellenmiş olarak bakması ve bunun yıllarca hiç değişmemesi... Nurgül Yeşilçay ilk kez bu “damga” üzerine konuşmuş Sibel Arna’ya. Cem Özer’le ilişkilerinin kodlarını ortaya dökmüş. Ve bu sayede -Nurgül’ün elbette yine umrunda olmayacak- ilk kez bu çift bana “çok yakışmış” gibi geldi. Bu arada röportajın başlığına çıkan “sevişme” lafı Nurgül’ü rahatsız etmiş. Bence rahatsız olacak bir durum yok. Tartışmak, dedikodu yapmak kadar sevişmek de ilişkinin bir parçası değil mi kuzum?
DOKSANLAR TR POP Türkçe popun yeniden şahlandığı ve albümlerin çok sattığı son dönem olan 90’lı yıllara ait hitlerle eğlenmek yeniden gündemde. Epeydir iki popüler Türkçe müzik barında, Piyasa’da ve eelence’de doksanlar hitleri sıralanıyor arka arkaya. Hatta eelence’de her çarşamba sırf doksanlar gecesi bile yapılıyor. Geçenlerde bu doksanlar gecelerinden birine gittim. Gece boyunca “bu hangi şarkıydı/şarkıcıydı?” diye diye çok eğlendik. Eğlenceli olmayan tek şey, pop müziğin kilometre taşlarının kronolojik sırayla ikonlaştırıldığı mekanın duvarında, Gökhan Özen’in fotoğrafının diğer (esaslı) ikonlara göre fazla büyük olmasıydı.
BİRDE DOĞUŞ VARDI... Doksanlar TR pop demişken, o dönemin mahsullerinden biri olan Doğuş’un bazı şarkıları Altın Portakal’lı “Çoğunluk” filminde kullanılmış. Doğuş’un kullanılan şarkılarından birinin adı “Dönek”miş. Merak edip dinledim. Tanrım, gördüğüm en şiddetli şarkılardan biri (çünkü Doğuş karşı tarafa sırasıyla, “dönek”, “kalleş” ve “yılan” diyor).
Bu da lüks marka magazini
LVMH dünyanın önde gelen lüks şirketlerinden biri. Açılımındaki markalar göz kamaştırıcı: Louis Vuitton, Moet ve Hennessy. LMVH, çok yakın zamanda Hermes’e de ortak oldu ve bu ortaklık tartışma yarattı. Tartışma yaratan şey, tam lüks marka magazini aslında. Nitekim içinde her şey var: Hırs, gizlilik, yüzyıllık gelenek, değerler çatışması... Önce şunu söylemeli; Hermes’in yüzde 70’i Hermes’e ait. Kalan yüzde 30 hisse ise çeşitli şirketlerin elinde... LVMH grubunun başındaki Bernard Arnault, bu hisselerin yüzde 17’sini söz konusu şirketlere dört-beş katı fiyatlar önererek satın almayı başarıyor. Financial Times’ın yazdığına göre hisse alımlarını LVMH adına da yapmıyor Arnault, gizli tutuyor her şeyi. Yüzde 17’lik hisse tamam olunca da resmi açıklamasını yapıyor Arnault. Ve ortalık karışıyor, Hermes’çiler şaşırıyor. Hatta şu anda Hermes’çiler satışların yasal olup olmadığını araştırıyorlar. Bu olayda asıl çarpıcı nokta, iki lüks markanın çatışması aslında. LV artık ne yaparsa yapsın, Hermes’in “geleneksel lüks”ünü temsil edemeyeceğinin farkında. Ve de işçiliğinin onun gibi algılanmayacağının. Bu yüzden en iyisi markaya ortak olmak diye düşünüyor Arnault ve bunu başarıyor da...
Lucca’cılar der ki...
Biz asla böyle bir şey söylemedik... “Böyle bir şey” dedikleri, Pınar Altuğ’a yönelik “Çocuğu olmadan önce bizim mekana hep gelirdi ama” şeklindeki açıklamaları. Gazetelerde çıkan bu açıklama üzerine yorum yapmıştım ben de. Arayıp “söylemedik” dediler. Bu arada: Pınar Altuğ Lucca’ya açılan “gürültü” davasında tanıklık etmeyi kabul etmiş. Dava, aralık ayında...
Klip Atlası
GÜLŞEN/ DİLLERE DÜŞECEĞİZ Tamam, biraz Lady Gaga/Alejandro gibi olmuş klipte Gülşen. Kaşsız makyajıyla filan. Ama çok hoş yine de. Çok seksi bir klip. Zaten siyah beyaz kliplere zaafım var. Nihat Odabaşı iyi kotarmış. On üzerinden dokuz.
BERKAY/TABURCU Ben ilk önce kendisini Soner Sarıkabadayı zannettim. Değilmiş. Ama şarkısı SS’e aitmiş. “Burcu burcu/taburcu” şeklinde giden tekerlematik şarkı için ambulans içi çekimler yapılmış. Berkay Bey hasta yatağında yatarken. Ondan önce de sorgu odası gibi bir yerde, ağzı kapalı filan. Ama hani nerede taburcu sahnesi, nerede? Bu hayati eksiklik sebebiyle on üzerinden beş.