Merve Hasman’a iş kaybettiren poz

Koca bir şapkayla yüzünü neredeyse kapattığı, göğüslerini bir koluyla ustalıkla örttüğü seksi, komik, fırlama bir poz...
Bu pozu Gökhan Kimsesizcan köşesine taşıyınca hayli konuşuldu, Hasman’ı takip etmeyenler de şaşırdı haliyle.
Ben de öyle...
Meğer fotoğraf eskiymiş.
Üniversite döneminde bir sunum için çekilmiş bu poz.
Hasman’ın fotoğrafı paylaşmasının nedeni de fotoğrafı yeni satın alan İsviçreli sanat koleksiyoncusunun, “Instagram’da neden paylaşmıyorsun?” demesi olmuş.
Hasman’ın buradaki hatası fotoğrafın altına hiçbir şey yazmadan paylaşmış olması. Dolayısıyla onu takip edenler ve tabii medya, o fotoğrafın beş dakika önce filan çekilip konmuş olduğunu sandı.
Yani algı tufasına düştüler.
En kötüsü de bu fotoğraf haber olunca Hasman’ın iş kaybetmesi.
Maalesef bu ülkede kurumlar sanatçıların ören bayan gibi ev hanımı imajında konumlanmasını bekliyor!
Saçmalığın dik alası. Sanatçıyı sınırlayamaz, kalıplara sokamazsın ki...
O yüzden Merve o işi kaybettiğine hiç üzülmemeli.
Çünkü o işveren zaten pek anlamıyormuş ne fotoğraftan ne de sanattan...

Umay Umay’dan Sezen Aksu’ya ‘ten’ tespiti

Gülenay Börekçi’nin içeriği bağımlılık yaratan bir sitesi var:
Egoist Okur. İşte bu sitede geçen gün Deniz Durukan imzalı bir röportaj yayınlandı.
Röportaj, Umay Umay’la yapılmıştı.
Kendisi bu etiketlenmeyi muhtemelen sevmeyecek ama, Umay Umay 90’ların simge isimlerinden biridir.
Albümleri, klipleri, peşi sıra kitaplarıyla...
Çünkü Umay alternatifti, kışkırtıcıydı ve fazlasıyla Beyoğlu’ydu.
Şimdi yeni şiir kitabı çıkarmış Umay Umay, “Cevapsız Ağrı”.
Bu vesileyle Deniz Durukan ve Umay Umay arasında son zamanlarda okuduğum en hakiki röportaj gerçekleşmiş.
Hakiki, çünkü zaman zaman iki taraf da gerilmiş.
Birbirlerini körler/sağırlar olarak ağırlamamış.
Deniz Durukan, “Seksi neden bıraktın?” diye sorabilmiş, Umay Umay “Bu gazeteci kafasını sevmiyorum” diyebilmiş.
Bu yüzden, benzer soru ve yanıtlardan sıkıldığımız şu zamanda okuyana çok iyi geliyor Umay Umay işi.
Şiddetle tavsiye eder, röportajdan birkaç kuple aktarmayı da zevk bilirim:

“SEZEN AKSU’NUN SEVİŞMEK İÇİN TENE İHTİYACI YOK”

- Her şeyle seviştim. Hayatla, müzikle, her şeyle.
O seks yaptıklarını sananların ulaşmak istedikleri yerde o kadar çok vakit harcadım ki... Bazı insanların tenine bak.
Doyup doymadıklarını tenine bakarak anlarsın.
Bu ekmek ve suyla açıklanacak bir şey değil.
Meslekle açıklanacak bir şey de değil.
Şöyle tenine bakarsın ve aşık olunduğunu görürsün. Ben bunu bir tek Sezen Aksu’nun teninde gördüm. Artık onun da bence sevişmek için bir tene ihtiyacı yok. Çünkü teninde yer yok.
- Bu haberci kafasını hiç sevmiyorum. Beyoğlu’nda boncuk vardı, Tarlabaşı’nda goncuk vardı, Etiler’de soncuk vardı...
Olaylardan durum çıkarma kafaları bana göre değil.
O nedenle Beyoğlu hayatını bir Erenköy’deki hayattan, mekan olanakları ve olanaksızlıkları dışında hiç ayırmadım.
Beyoğlu’nda uyuşturucu varsa Erenköy’de de vardı. Farkı, Erenköy’de daha fazla aile yaşaması ve işyerinin az olması ya da birkaç fazla ağacın olmasıdır.
- Yıllar evvel ben sana rahat bir üçlü koltuk olmadığımı söylemiştim!