Paylaş
Sonrası kavga duman.
Zaten biz de yolculardan birinin çektiği videoyla işin sadece kavgalı kısmına şahit olduk.
Genç çift elbette sevişmemiştir.
En fazla öpüşmüş ya da birbirlerine sokulup sarılmıştır, ki öpüştüklerini hiç sanmam.
Çünkü hepimizin kafasında belli bir otokontrol var.
Gün içinde sürekli, “Aman şimdi böyle davranma” diyen bir otokontrol. Bir iç ses.
Ama tepki gösteren yolcunun dünyasında en ufak dokunuş bile zaten sevişmeye giriyor.
Ya da terbiyesizliğe.
Ona bunun sevişme olmadığını anlatmak imkansız...
İşin bir de şu yönü var. Böyle mıç mıç sahnelere alışık olunmadığı için en açık görüşlü bile içinden, “Amma abarttılar” derken bulabilir kendini.
O zaman bir sorum var:
Metroda ya da parkta tutkulu bir şekilde öpüşen bir çift görseniz ne yapardınız?
Twitter kullanıcısı gibi, “Paris’te olsa hoşunuza giderdi” demek istiyorum.
Sanırım böyle sahneleri İstanbul ya da başka bir şehrimizde hayal etmek bile zor geldiği için en modern olan bile, “Gidip bir oda tutun” diyebilir.
Ne dersiniz?
Endonezya örneği
Momo’nun türbanlı iki müşteriyi içeri almaması üzerine geçen ay yaptığım Endonezya seyahati aklıma geldi.
Oradayken Jakarta’nın en popüler üç mekanına; Caspar, Skye ve Loewy’ye gitmiştim.
Hepsinde türbanlı müşteriler de vardı.
Klişe ama doğru:
Kimse kimsenin umrunda değildi.
Keşke biz de bir gün şu, “kimse kimsenin umrunda değil” seviyesine gelebilsek...
Bu arada Momo’nun olayla ilgili yaptığı açıklamada şu cümleyi de sevdim:
“Kılık kıyafet konusunda kriterlerimiz olduğu doğrudur; fakat bunlar, ‘eşofman, terlik ve şort’un ötesine geçmez, geçemez...”
Gülşen konserindeki seyirci
Gülşen’in Zorlu PSM konserinde bir seyircinin kucağına otururmuş gibi yapması, sonra da o seyircinin Gülşen’in poposuna şaplak attığı görüntüler vardı dün sosyal medyada.
Bunun üzerine çılgın yorumlar yapılıyordu, “Yok artık” diye.
Seyirci, yani Tolga Sezgin, Gülşen’in yakın arkadaşı zaten.
Tıpkı, yakın temas dans görüntüleri çılgın yorumlara neden olan Zeynep Bastık ve Edis gibi.
Yani:
Abartmayalım.
Mahsun Kırmızıgül haksız mı
Mahsun Kırmızıgül, “Bergen” filmiyle ilgili, “Bir şarkıcının hayatını oynayabilirsiniz ama onun şarkılarını onun gibi asla söylemezsiniz. Şarkıcıların kendi biyografi filmlerinde kendi sesleri yok” dedi ve ilginç bir polemiğin kapısını araladı aslında.
Mesela Freddie Mercury’yi canlandıran Rami Malek’in filmde kendi vokalleri de var.
Ama filmde duyduğumuz ses sadece onun sesi değil.
“Bohemian Rhapsody”de Freddie Mercury’nin sesi olarak duyulan esas baskın vokal, Queen şarkılarını etkileyici cover’larla söylemesiyle ünlü Marc Martel.
Kısacası, filmde hem Malek hem Martel hem de Mercury’nin vokallerinin karışımı teknolojik bir ses kullanıldı.
Bergen filminde de belki bu yapılabilirdi.
Ama tüm bunlar tercih.
Yani Kırmızıgül bu konuda haklı ya da haksız değil, sadece tutucu.
Paylaş