Paylaş
Yedi daldaki Altın Küre adaylığı, “Oscar’ı kesin alır” yorumları ve tabii eskilerin müzikallerini anımsatan rengarenk fragmanıyla dikkat çekiyor film.
Bizde ise önümüzdeki cuma gösterime giriyor.
Ama ondan önce İKSV biletli bir gala yaptı ve çarşamba gecesi City’s’in salonlarını dolduran şanslı bir azınlık gösterimden önce La La Land’e kavuşmuş oldu.
Film başından sonuna müzikal müzikal değil.
Yani karakterler durmadan şarkı söylemiyor, önce onu söyleyeyim.
Ama eski müzikallere göz kırpan, o tadı anımsatan nefis sahneleri var.
Mesela Ryan Gosling ve Emma Stone’un Los Angeles’a tepeden bakan asfalt yolda yaptıkları “tap dansı” sahnesi müthiş.
O sahnenin sonunda Emma Stone’un canlandırdığı karakterin iPhone’unun çalması ise seyirciyi bir anda günümüze döndürüyor. O da filmin tatlı modern detayı...
Açıkçası La La Land bir ara çok toz pembe ilerleyince yer yer pöfledim izlerken...
Ama finale doğru öyle bir ters köşe yaptı ki, kalakaldım.
La La Land’in esas duygusu buymuş dedim.
Şimdi onun ne olduğunu söylemem olmaz.
Sadece şunu söyleyeyim:
Hayatta her şey birden elde edilmiyor.
Bir şeyleri hep feda etmek zorunda kalıyorsun.
Ama feda ettiğin o aşk da bir türlü unutulmuyor.
Sezen’in şarkısındaki gibi “son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda” vaziyetiyle illa ki karşılaşıyorsun.
Unutmadan: Filmin tema müziği olağanüstü. Kendinizden geçeceksiniz.
Şehirde en son neler oldu
◊ SALI PARTİLERİ
Salı gecesi Nişantaşı’ndaki Nopa’da “Wear Your Glam” konseptli bir parti vardı.
Ayda bir Nopa’da parti düzenleyen Her Projects’in eseri olan partide DJ Gazali müzik yaptı, bar etrafında yoğunlaşan kalabalık ise daha çok sohbet etti. Bu ara herkes bezgin ve öfkeli ya, o kalabalık arasında o gergin insanlardan biri de bana düştü.
Yanımda duran kadın durup dururken atarlandı, “Tanışıyor muyuz? Niye bakıyorsunuz?” diye. Elbette hiç oralı olunmadı, uzaklara dalındı ve Mars’taki olası koloni hayatı filan düşünülmek suretiyle bünye gevşetildi.
Aynı gece Nopa’dan sonraki ikinci parti ise Klein’ın kardeş mekanı Flamme’daydı.
Be Bold konseptli partinin kalabalığı İstanbul’un sözde popüler mekanlarındaki tüm kitleden farklıydı; daha genç ve güzel.
Salının bir diğer olayı Asmalımescit’teki 5 Cocktails’de yapılan Gzone Rainbow Anthems (Gökkuşağı Marşları) Vol.2 adlı proje albümün tanıtım partisiydi.
İnsan özgürlükleri ve LGBT görünürlüğü için hazırlanan albümde gay dünyasına ilham kaynağı olmuş 17 şarkıya yer verilmiş.
O şarkılardan biri de Atiye’nin bu proje için yeniden seslendirdiği Maazallah.
Zamanında Bülent Ersoy’un seslendirdiği şarkıya Atiye klip de çekmiş. Umut Eker yönetmenliğindeki klip halihazırda her yerde yayında.
◊ VE MUST KAPILARINI AÇTI
Ercan Gümüşkaya’nın Must’ı merakla bekleniyordu.
Ve dün itibarıyla Nişantaşı’ndaki eski Central’ın yerinde kapılarını açtı Must.
Ercan tamamen kendi tasarımı olan mekanda yılların deneyimini konuşturmuş, şık bir işe imza atmış.
Hemen uğrayıp ayaküstü denediğim patatesli trüflü bir başlangıç var ki, onu bir daha tatmak istiyorum en kısa zamanda.
Paylaş