Paylaş
Her yerde irili ufaklı inşaat sesleri. Ünlü otel markası Faena’nın yakında burada olduğunu duyuran dev reklam panoları. Bisikletleriyle oradan oraya sürüklenen turistler. Bodrum Gümbet’teki kaosu anımsatan ve kapıdan “gel gel” yapan bazı fena barlar.
Bir noktadan sonra birbirinin aynısı gibi duran etnik bohem kıyafet satan dükkânlar.
Okyanus tarafına çıktıkça her şeyin önüne geçen hayli Instagram manzarası bir ortam.
Ve doğanın orta yerinde olduğunuzu anımsatan rakunlar, sivrisinekler... Tulum’a dair her şey aslında yarınki yazıda olacak.
Bugün başka bir Tulum deneyimimi anlatacağım: Temazcal’i.
NEYMİŞ BU?
Temazcal bin yıllık bir ritüel. Sadece Meksika değil, Latin Amerika kültürünün önemli bir parçası.
Şimdi böyle yazıyorum ama, başlangıçta hiçbir şey bilmeden, sıfır bilgiyle katıldım Temazcal seremonisine.
Kaldığım otelde yeni ay başlangıcını kutlamak için yapılıyordu.
Ben de tamamen “Neymiş bu?” diyerek, seremoninin başlamasına ramak kala katılımcıların arasına daldım.
ŞIPIR ŞIPIR TERLEMEYE BAŞLADIM
Herkes (sanırım 12 kişi filan) yavaş yavaş ahşaptan yapılma, Eskimo stili kulübenin içine girmeye başladı.
Tabii ben de. Kulübede dairesel bir şekilde yere oturduk.
Tam ortamızda ateş yakılmak üzere bir alan vardı. Bir süre sonra biri kadın, diğeri erkek iki şaman da girdi.
Ateş yakılacağını düşündüğüm ortadaki alana, “Abuelas” ya da büyükanne taşları adı verilen sıcak volkanik kayalar yerleştirildi.
Ve kulübenin kapısı kumaşla kapatıldı.
Ortam tamamen karanlık, göz gözü görmüyordu. Haliyle “Eyvah, ne olacak şimdi” diye düşünürken dışarıdan şamanların yardımcısı kulübeye bir kova su getirdi. Kovadaki suyu yavaş yavaş sıcak taşların üzerine atmaya başladılar ama farklı bitki demetlerini içine bandırıp serperek...
Sonradan öğrendim:
Bu bitki demetleri biberiye, limon otu, ada çayı, fesleğen gibi aromatik bitkilermiş.
Dolayısıyla içerisi hem volkanik kayalara atılan suyla buhar içinde kaldı hem de aromatik bitkiler sayesinde şahane bir koku yayıldı ortama.
Bu çılgın sauna etkisi sayesinde şıpır şıpır terlemeye başladım.
Hem de öyle böyle değil.
Ve bu seremoni hiç dışarı çıkmadan, dört aşama halinde, toplam 2 saat sürdü.
Dışarı çıktığımda gerçekten yeni doğmuş bebek gibi hissediyordum.
Hem fiziksel hem de zihinsel olarak...
Neden mi? O da bir sonraki yazıda...
Dünyanın göbek deliğinde olmayı isteyin
Temazcal, yerlilerin konuştuğu Nahuatl dilinde “ısı evi” anlamına geliyor.
Kökeninin Mayalar, hatta Azteklere kadar uzandığı düşünülüyor.
Özünde bir temizlik, arınma ritüeli.
38 dereceye kadar ulaşan kulübe içi sıcaklık sayesinde aslında bir sauna ya da buhar odası deneyimi yaşıyorsunuz. Seremoninin tipik bir saunadan farkı ise şu: Ortamın tamamen karanlık oluşu ve hiç tanımadığınız insanların enerjisiyle yan yana bunu deneyimlemeniz.
Bir de seremoni “puertas”, yani kapılardan oluşuyor. Dört kapının ilk ikisi kadın ve erkek enerjisi. Önce bunlar dengeleniyor.
Üçüncü kapı dünyayla olan ilişkiniz, enerjiniz.
O da dengelendikten sonra dördüncü kapı da malum, evrenin tamamı.
Şaman bir ara şöyle diyor zaten, “Dünyayı öpün ve dünyanın göbek deliğinde olmayı isteyin...”
Bunu söylemesinin nedeni de bir tür yeniden doğuş. Nitekim ortamın karanlığını, ortadaki volkanik kayaların arada bir verdiği loş ışığı ve kulübenin formunu ana rahmine benzetmek mümkün. Gelelim olayın fiziksel faydalarına...
Vücuttaki toksinleri atıyorsun, o kesin.
Çıkışta pırıl pırıl parladım.
Ayrıca sıcaklık kılcal damarları açıyor ve kanın vücutta daha kolay hareket etmesini sağlıyormuş.
Bu arada Temzacal kolay bir deneyim değil.
Taşların sıcaklığı, mekânın karanlığı ve ritüelin uzunluğu nedeniyle... Bu nedenle isteyen istediği anda dışarı çıkabiliyor.
Paylaş