Mesela, ölmeden önce mutlaka ama mutlaka yapmanız gereken 100 şey gibi.
İşte o kitapların bir benzeri geçti elime, 40 yaşından önce yapmanız gerekenler.
Bir sürü şey sıralamışlar vır vır vır. Şimdi bunları yapmazsak nolur 40 yaşından önce, eksik mi kalırız diye söylene söylene açtım kitabı. İşte o zırva öneriler...
n Bir kardan adam yap! (Niye hep kardan adam yapılır? Kardan kadın niye yapılmaz? Ayrıca kardan adamı dünyanın her yerinde niye hemen hemen aynı şekilde yaparlar?)
n Trafiği durdur! (Şimdi bunu yazan arkadaşa trafiği durdurmak çılgınca gelmiş tabii. Oysa İstanbul’da trafiği durdurmaya gerek yok, hep duruyor zaten. Doğrusu, "emniyet şeridinden bas git, boşver polisi ve arkandan küfredenleri" olmalıydı...)
n Bir bardan dışarı atıl! (Allah Allah! Niye ama niye? Neden 40 yaşına gelmeden bir bardan atılmalıyım? Sadist mi bu kitabı yazan? Bunun doğrusu kendini işten kovdur filan olmalıydı. Öylesi daha yaşanası bir deneyim.)
n Bir taksiye bin ve haykır: Şu arabayı izle!
(Pöf, ya taksi şoforü "Abi o arabayı izleyemem, çünkü o yönde çok trafik var, gel biz şu kestirmeden gidelim" derse? Ya bir de taksici hayat hikayesini anlatmaya başlarsa? Yok katiyen olmaz bu iş.)
n Araba sürmeyi öğren! (Mmm, bak bu öneri ciddi ciddi düşündürdü. Tuttum bunu.)
n Bir Rus romanı oku! (Helin Avşar gibi özetini okusam? Çok sıkıcı yahu, hayatta okuyamam!)
n Başkaları için yemek pişir! (Evet şahane, hemen sucuklu yumurta yapabilirim isteyene.)
n Las Vegas ya da benzeri bir yerde 48 saatliğine evlen! (Niye şakacıktan evleneyim ki? Bence yabancı bir kadınla para karşılığı evlenip o ülkenin vatandaşlığını da almak daha çılgınca olabilirdi.)
n Görünüşünü değiştir! (Saçımı sağdan sola değil de soldan sağa tarasam olur mu? Halim yok!)
n Gürültülü bir ayrılık yaşa! (Evet, artık kesinlikle eminim ki bunları yazan kişi acı çekmekten hoşlanıyor! Yoksa kim, niye, vurdulu kırdılı bir ayrılık istesin?)
n Bir tarantula besle! (Hah bak bu öneriyi de tuttum! Geçenlerde bir arkadaşımın komşusu tarantula beslediğini söylemişti, ondan tüyolar alabilirim.)
n Çıplaklar Kampına git! (Ohoo, yapmadığımız şey mi? Geçinizzz...)
n Pipo tüttür! (Aslında 40 yaş öncesi puro tüttürülür, adettendir, pipo 60’lı yaşlar için, yanlış bu öneri!)
Avşar’ın eşcinselleri
Hülya Avşar, "Eşcinsellerin ve başörtülülerin arkasındayım" diyerek ne kadar samimi? Başörtülü ve türbanlılara destek olduğu biliniyordu, ama eşcinsellere verdiği hiper destek yeni. Bu yenilikte en büyük payın yaptığı program olduğunu da gizlemiyor.
Yazmıştım zaten, bu program Avşar’ın cinsellik konusundaki düşüncelerini değiştirdi, ufkunu açtı diye. Bu son sözler onun kanıtı olsa gerek.
Ama işte ne kadar samimi Avşar? Eşcinselleri kullanarak prim yapmaya mı çalışıyor?
Mesela Kutluğ Ataman’ın filminde oynadığı dönem niye böyle şeyler söylemiyordu?
O dönem Kaya Çilingiroğlu hala hayatındaydı, o yüzden olabilir mi?
Kaya Bey’in bu konudaki tavrı malum.
Eşcinselliği kesin bir dille reddeder, "tedavi edilmesi gerektiğini" düşünür.
Şimdi Hülya Hanım’ın hayatında Kaya Bey yok.
Dolayısıyla düşünceleri liberalleşmeye başladı. Belki bunda Sadettin Bey’in etkisi de var.
Sonuç olarak, Avşar samimi ya da değil, belki sırf yazılıp çizileyim diye bunları söylüyor.
Her iki durumda da bazen fazla bilgisiz davranıyor. Mesela şu yazdığı cümleler:
"Başörtülüler üniversiteye giremiyor. Eşcinseller ise hiçbir yere. İş bulamıyorlar, onlara yaratık gözüyle bakılıyor, arkadaşlık etmek bile ayıp karşılanıyor".
Avşar (hala) eşcinselleri travesti ve transseksüellerle karıştırıyor olmasın sakın?
Ulak’la ilgili son bir ’baba’ not
Babam ve Oğlum filminde olduğu gibi Ulak’ta da bir baba-oğul ilişkisi var.
Buradaki baba oğluna kötü davranıyor, onu aşağılıyor, dövüyor.
Oğlu da, babası ölünce mezarına işeyecek kadar nefret ediyor ondan.
Çağan Irmak’ın her iki filminde de bir baba takıntısı var yani.