Kelebek etkisi

Hangi Altın Kelebek kuşağındansınız?

80’li yıllarda, Kelebek’teki formu doldurduktan sonra makasla sayfayı kesip Hürriyet’in adresine postalayanlar kuşağından mı?
Yoksa internetteki formu online işaretleyip işini hemen hallediveren günümüz kuşağından mı?
36. Altın Kelebek Ödül Töreni’ni Maslak TİM’de izlerken aklıma bu soru geldi.
Postayla yollayan kuşaktan olma fikri cazip geldi nedense.
Çünkü orada daha çok sabır ve emek var.
Düşünsenize kim yapar şimdi şu işlemleri?
Sayfadaki formu dolduruyorsun, makasla kesiyorsun, zarfa koyuyorsun, postaneye kadar gidip bir de postalıyorsun.
Bir de o zaman çekiliş filan vardı, kazanana müzik seti ve benzeri hediyeler veriliyordu.
Oysa internette işin kolay. Sayfaya gir, otuz saniyede formu tık tık işaretle, en iyileri belirle ve hopp hemen send’le.
Şu anki Altın Kelebek de aslında bu her iki kuşağın, her iki duygunun karışımı gibi. Eskiler asla unutulmuyor. Özenle hatırlanıyor, hatırlatılıyor.
Onlara özel onur ödülleri veriliyor.
Yani sayfayı kesip postaya verenler kuşağı.
Ama yenilere de yer açılıyor. Orası da es geçilmiyor. Yani Kelebek’in internetteki formunu doldurup sonra da belki Facebook’ta chat yapanlar kuşağı.
O yüzden bu kelebek etkisi hep devam edecek ya...

Ve geceden notlar...

Törenin değişmez sunucusu Cem Davran bu yıl daha mı rahattı ne? Çok güzel espriler yaptı (Yoğurtlu espri ve çocuğuyla arasındaki “insanlar ne zaman sevişir?” diyaloğu şahaneydi).
Davran bir adet “aile stand-up”ı yapsa hiç fena olmaz hani.

Ertuğrul Özkök konuşma yaparken arkada çalan fon müziği bir an kendimizi Hollywood filmlerinde hissetmemize yol açtı.
Hani şöyle filmler vardır ya: Amerika’yı uzaylılar işgal etmiştir ya da ona benzer bir dış mihrak tehditi vardır.
Amerika Başkanı televizyona çıkıp hayli etkileyici ve aynı zamanda duygusal bir konuşma yapar. Fonda da bir adet, “kuvvetli olun, kendinizi bırakmayın, her şey yoluna girecek” müziği çalar.
İşte o gece atmosfer aynen öyleydi.

Madem her şeyi eleştiriyorum. Altın Kelebek’e dair de eleştirilerim var tabii. Birincisi, ödül töreni bu yıl biraz fazla sarktı. İkinci eleştiri de, fantezi müzik kategorisine yönelik. Bu kategori artık kaldırılmalı diye düşünüyorum. Çünkü müzikte türler birbirine karıştı. Keza bu kategoride ödül alan Gülben Ergen artık pop yapıyor. İşin fantezisini geride bıraktı. Bu arada Gülben demişken: Karnı burnunda sahneye çıktı ya, tebrikler gerçekten.

Törenin yapıldığı günün öncesinde, “Taraf yazarı Rasim Ozan Kütahyalı ile Sema Öztürk beraber” diye bir mail gelmişti. Tören gecesi bu ikiliden Sema Öztürk selam verince haliyle sordum. “Hayır, sadece arkadaşız” dedi Sema.

En iyi konuşmayı “2009 benim için bir kadın, bir çocuk ve bir kelebek oldu” sözleriyle Okan Bayülgen yaptı.

Saba Tümer ödülünü almak için sahneye çıktığında, “Eyvah” dedim, “Kesin frikik verecek”. Çünkü askılı elbisesi biraz daha kaysaydı, göğüs ucu görünecekti Tümer’in. Neyse ki korkulan olmadı ve fark edip eliyle elbiseyi düzeltti Saba.
Bir de çok heyecanlandı, onu ilk kez bu kadar heyecanlı gördüm.

Gecenin en çok gülümseyen kadını Emel Sayın, Batman filmlerindeki renkli karakterlere benzeyeni Sisi, en sade/şık kadınları Beren Saat ve Vuslat Doğan Sabancı, en sempatiği Çok Güzel Hareketler ekibi ve Hadise, en kötü giyineni adını bilmediğim ama elbisesine hayret ettiğim bir manken (delikli bir elbise giymişti, elbisenin içinden görünen g-string “hey sen, beni farket” diye bas bas bağırıyordu), en seksi kadını ise Asuman Krause idi.
Yazarın Tüm Yazıları