Paylaş
Galvin’i daha önce yazdım.
Mitte’nin yemekli davetinde ise popüler simalarla (Didem Soydan, Özge Ulusoy vb.) iş insanlarından (Muzaffer Yıldırım, Hakan Ezer vb.) muhtelif ortaya karışık bir kitle vardı.
Bu açıdan hedefe ulaşılmıştı sanki.
Çünkü ilk açıldığında Mitte böyle bir yerdi.
Yemekleriyle ön plana çıkan, cool bir mekandı.
Hatta bir tür Karaköy’ün Fenix’i olma yolundaydı.
Sonra tamamen kulübe döndü, çok daha genç
bir kitleye yöneldi, parti
yeri oldu.
Anlaşılan o ki, değişen ortaklık yapısıyla filan, bu sezon yine ilk zamanlarına dönmek istiyor Mitte.
Bu amaçla dekorasyonu ağırlaştırmışlar.
Menüyü değiştirmişler, daha Uzak Doğulu hallere bürünmüşler.
Ama söyleyeyim: Suşilerine daha çok çalışmaları gerekiyor.
Çünkü o gece davetliler tarafından eleştirilen, beğenilmeyen konulardan biriydi suşiler.
Yine de ben Mitte’nin
eski haline dönme tavrını sevdim.
Birbirine benzeyen yerler gibi olmaktansa o ilk, sevilen hale geri dönüş yapmak iyidir her daim.
Yabancı dizi karnesi
◊ SHARP OBJECTS: Sekiz bölümlük HBO dizisi. Yönetmeni tanıdık, Big Little Lies’ı da yöneten Jean-Marc Vallee.
Haliyle dizinin tarzı, tavrı karanlık. Hatta yer yer iç boğan türde.
Ama sabredilirse sürpriz final çok şaşırtıcı. Bilmediğiniz bir şey öğrenmiş oluyorsunuz. Daha fazla da bir şey söylemeyeyim!
Bu arada Amy Adams yıkılıyor, nefis oynamış. Dizi boyunca da hep aynı siyah jean’i giyip duruyor. Onun da bir nedeni var tabii. 10 üzerinden 10.
◊ THE SINNER İKİNCİ SEZON: Bu sezonda sadece arıza dedektif Bill Pullman var. Diğer tüm karakterler yeni. Çünkü başka bir hikaye anlatılıyor. Aslında hikaye çarpıcı başlıyor, merakı yüksek doz tutuyor. Ama sonra düşüyor. Birinci sezondaki hikaye çok daha iyiydi, net.
10 üzerinden 7.
◊ MANIAC: Netflix’in yeni dizisi Maniac’ın en güzel yanı Emma Stone. Hikaye birçok benzeri hikayenin bir çorbası gibi. Misal: Yer yer Inception izler gibi oluyorsun. Bir noktada sıkıyor da Maniac. Hikayeye özellikle katılan kara mizah ise kurtarıcı öğe. 10 üzerinden 6.5.
Belki de daha iyidir
Antalya Fim Festivali’nde “Filmlerden dizilere kadının yükselişi” adlı bir panel yapılıyor.
Kadın karakterlerin konuşulduğu panelde konu nasıl olduysa eşcinsel karakterlere geliyor ve konuşmacılardan Fatih Aksoy konuyla ilgili şöyle diyor: “Dizilerde eşcinsel kahramanlara yer yoktur. İzleyiciye itici geliyor. Eşcinsel karakterlerin henüz evlerde izlenmek istendiğine inanmıyorum.”
Aksoy seyirci adına kararını çoktan vermiş. Nitekim bugüne kadar yabancı dizilerden uyarladığı yerli yapımlarda eşcinsel karakterleri hep ortadan kaldırdı zaten.
Bakınız: Desperate Housewives ve Shameless’ın versiyonları. Ama belki de Aksoy doğrusunu yapıyor.
Eşcinsel karakterlerin ya aşırı demode, karikatürize ya da sadece komedi unsuru olarak kullanılmasındansa dizilerde hiç olmaması çok daha iyi olabilir.
Paylaş