Paylaş
Çünkü hava nefisti ve canımız özensiz servis edilen fazla sulu içkilerden sonra fena halde Türk kahvesi çekiyordu.
Bir baktık, House Cafe’de basbayağı Arap baharı yaşanmakta...
Masalarda kadınlı-erkekli ve de çocuklu olmak suretiyle salon ‘sülale’ salomanje Arap turist...
İçerideki dımdızlak tek Türkler bir garsonlar bir de biz...
Elbette o gün okuduğumuz bir haber hemen aklımıza geliyor.
Türk dizileri, Birleşik Arap Emirlikleri’nde boşanmaları artırdığı gerekçesiyle tepki çekmiş ya, işte o haber...
Dizilerimizin çiftler arasında görüş ayrılığı yarattığı, Arap kadınlarının evliliklerini bu yüzden ihmal ettiği iddia ediliyordu haberde.
Tesadüf, masadaki arkadaşım da işi dolayısıyla Ortadoğu’yla içli dışlı olmuş zamanında.
Hemen bu haber üzerine gezmiş-görmüş uzman görüşünü yapıştırıverdi:
“Arap kadınlarının Türk dizilerinde en çok bayıldığı ve şaşırdıkları nokta şu: Bir erkeğin bir kadını elde etmek için bu kadar çabalaması, bu çabadan bir an olsun bile vazgeçmemesi ve o kadın uğruna sürekli risk almaktan kaçınmaması...
Arap kadınları bu kahraman erkek tipini etraflarında pek göremedikleri için Türk dizilerindeki bu damara bayılıyor.”
Gönül isterdi ki bu görüşü anında doğrulatayım kafedeki kadınlara.
Ama dediğim gibi yalnız değildi hiçbiri. Yemedi tabii.
ANKET GÜZEL, ADI YANLIŞ
Mediacat ve Ipsos KMG işbirliğiyle periyodik olarak tekrarlanan bir meşhur anket var.
Ankette şu soru soruluyor: “Genel olarak hangi ünlü ismin tavsiyesi sizin marka tercihinizde etkili oluyor?”
Ortaya çıkan isimler liste halinde yayınlanıyor.
Gel gör ki listeye en güvenilir ünlüler adı uygun görülüyor.
İyi de anket sorusunun “güven”le doğrudan alakası yok ki...
Bu anketin ismi en güvenilir ünlüler değil, tüketiciyi en fazla yönlendiren ünlüler filan olmalıydı.
Daha kısa bir isim bulmak isterseniz eğer, en etkili ünlüler de olabilir pekala.
Ama işte bu listenin adı asla “en güvenilir ünlüler” değil.
Adını bu şekilde koyarak hem ünlüleri fazladan bir özgüven patlamasının içine sokuyoruz (en korkuncu bu) hem de bu listeyi takip edenler yanlış algılıyor olayı/anketi.
Sonuçta herkes başlığa bakıp geçiyor; içeriği, yani anket sorusunu okumuyor bile.
OKUR ATLASI
* HIRKA GİYMEK ZORUNDA KALIYORUM
“Dikkatimi çeken dikkat çekme” başlıklı yazınızla ilgili olarak şunu söylemek istiyorum. Bence burada dikkat çekmesi gereken, dikkat çekmemeye çalışanlar değil, buna itenler olmalı.
Ben de çok renkli ve süslü giyinmeyi sevdiğim halde çoğu zaman elle veya sözlü tacizlerden korunmak için siyah bir eşofman üzerine kalçalarımı örtecek uzunlukta bir hırka giymek zorunda kalıyorum sokağa çıkarken...
Sanırım bir Irvin Yalom kitabında okumuştum.
Klinikte yatmakta olan zihinsel problemli bir kadın, klinik çalışanlarının taciz ve tecavüzlerinden korunmak için vücuduna kendi dışkısını sürüyormuş...
Varın gerisini siz hesap edin sevgili Onur... (Şebnem)
* FINDHORN’A GİDİN, AMA ŞARTIM VAR!
“Bir taksiyle Etiler’e gittim, dönüşmek için!” yazınızı okudum.
İskoçya’daki Findhorn ekoloji köyüne gitme fikrinizi destekliyorum. 14 günde öğreneceğiniz şeylerin sadece bir özetini değil kitabını yazacağınızdan eminim. O kitabı ben 20 kopya satın almayı da taahhüt ediyorum. Ama bir şartım var:
Findhorn köyündeki 14 günlük eğitimi de, öyle beş saat yerine iki saatte bitiren maymun iştah ile geçirmeyeceksiniz...
Dönüşüm yapmak çok zor bir iştir, dalgaya gelmez.
Dünyanın en zor konusudur dönüşüm.
Aslında bu konuda bütün başarımız sadece “değişim” seviyesinde kalır en iyi ihtimalle.
(Cemal)
Paylaş