Paylaş
Misal: Önceki gün Beca birinci yaş gününü kutladı.
Aynı günün gecesi Lucca, bu yaz Bodrum şubesinde sunacağı yemekleri şehrin en havalı isimlerine ilk kez sundu.
Bitmedi; Etiler’deki Inari Piku ise iki Michelin yıldızlı Japon şef Yoji Tokuyoshi’yi ağırladı.
Tokuyoshi’nin hikâyesi ilginç.
Bir kere onun yemekleri tam anlamıyla Japon değil.
İtalyan-Japon karışımı.
Ya da onun deyimiyle, “Bir Japon’un gözü ve felsefesiyle İtalyan mutfağı”.
Dolayısıyla Tokuyoshi’nin Inari için hazırladığı menüde o gece spagetti de vardı.
Tokuyoshi’nin İtalyan mutfağına olan ilgisi ise bir başka İtalyan şefle bağlantılı:
Massimo Bottura.
Global ününün dışında o şefin de bir İstanbul bağı var. Ama pek sevimli bir bağ değil.
Bottura 2014 yılında Zorlu Center içinde restoran açmış, ama maalesef İstanbullunun muhteşem ilgisizliği nedeniyle 14 ay sonra restoranı kapatmak zorunda kalmıştı.
İşte Tokuyoshi, Bottura’nın İtalya’daki meşhur Osteria Francescana isimli restoranında dokuz yıl çalışmış.
Sonunda Bottura’dan ayrılmış ve 2015’te Milano’da kendi restoranı Ristorante Tokuyoshi’yi açmış. İlerleyen yıllarda ise Tokyo’da bir başka restoran daha kurmuş: AlterEgo.
AİLE ŞİRKETİNİ BIRAKTI VE...
Şef Tokuyoshi’nin yemeği öncesi Inari’nin macerasını da merak ettim ve mekânın kurucusu Aycan Akdağ’dan tüm hikâyeyi dinledim.
“Her zaman yemeğe meraklı biriydim ve yemek yapmayı da çok seviyordum” diyen Akdağ, San Francisco’daki üniversite eğitimi sonrası Türkiye’ye dönüp madencilikle uğraşan aile şirketinin başına geçmiş.
Ama yemek tutkusu onun peşini bırakmamış ve bir süre sonra kendini Kuruçeşme’deki Arşipel’in ortağı olarak bulmuş.
Arşipel bir süre sonra kapanınca yılmamış, sektöre devam etme kararı almış. Arşipel’in olduğu yerin alt katına önce Inari’yi açmış, üst kata ise şef İsmet Saz’ın yönettiği Toi’yi.
Etiler’deki Inari Piku’yla beraber markasının Zuma seviyesine yükseldiğini söylüyor Akdağ.
Şimdiki hedefi ise yurtdışı. Dubai ya da Londra’da bir restoran açmak.
Gülşen için sessiz kalan müzik dünyası
Önceki gün Gülşen hakkındaki karar açıklandı:
10 ay hapis ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasıyla beraber beş yıl denetim süresi. Aynı gün bu kararı sosyal medyasında eleştiren bir müzisyen, içinde bulunduğu sektörün sessiz kalmasını anlayamadığını içine sindiremediğini söylüyordu. Gerçekten de müzisyen birkaç yakın arkadaşının yüksek sesli itirazı dışında Gülşen’i müzik dünyası tamamen yalnız bırakmışa benziyor. Oyuncuların aralarındaki dayanışma müzik dünyasında pek yok.
Tıpkı medya sektörü gibi herkes birbirini yalnızlığa terk ediyor.
Paylaş