Paylaş
Tamam dedim, Urla’daydım o sırada.
Can Ortabaş’ın yüzlerce palmiye çeşidi dahil nefis bitkiler barındıran botanik çiftliğinde, yani Uzbaş Arboretum’da...
Oradan yola çıkıp bir anda İzmir trafiğinin içine düştüm.
Navigasyon sonunda Bostanlı sahiline kadar getirdi beni.
Önce anlamadım, “Neden burada buluşalım dediler acaba?” diye.
Ahşap köprüyü görünce anladım.
Gün batımı ve denize karşı şahane bir sosyalleşme noktasıymış meğer burası.
Sırtımı köprüye dayayıp hem insanları hem denizi seyre daldım.
Hava o kadar sıcaktı ki, yaz gibi...
Ortam, kelimenin tam anlamıyla cıvıl cıvıl.
Saatler sonra
kimse bir fırtına kopacağını tahmin etmiyordu herhalde.
Pandemiyle beraber fark ettiğim iki şeyden biri:
◊ Havamız değişti. Kendimizi her fırsatta dışarı atmak istiyoruz.
◊ Havalar da değişti. Ya da değiştiğini ilk kez bu kadar net fark ediyoruz artık.
Meksika’dan yıllar önce geldi
Adı Dasylirion Longifolium.
20 yıl önce Türkiye’ye gelen ilk ithal bitki türlerinden biri.
Anavatanı Meksika.
Tam çöl bitkisi. Soğuğa da dayanıyor sıcağa da...
Uzun süredir Dasylirion ailesine mensup çoğu tür Uzbaş Çiftliği içindeki büyük arazide yetişebiliyor artık. Artık Meksika’dan gelmesine gerek yok yani bu şahane bitkinin.
Can Ortabaş’ın söylediğine göre şu an peyzajda en çok tercih edilenlerden biri Dasylirion...
Dayanıklılığı ve zarafetine hayran olup önünde saygıyla eğildim Dasylirion’un.
Yeni ay ritüelleri
11 Şubat gecesi meğer pek özelmiş.
Dediler ki, “Hem Kova burcunda yeni ay var hem de Çin yeni yılı 12 Şubat’ta başlayacak, öküz yılı başlıyor.” “Yani?” dedim, “Ne yapmak gerekiyor?” “Evdeki mumları yak, sonra kırmızı kalemle bir kağıda şu ana kadar sahip olduğun şeylere şükrünü bildiren cümleler yaz.
Onun altına da bundan sonra hayal ettiklerini sanki olmuş, gerçekleşmiş gibi yaz.”
Hiçbirini yapamadım.
Öküz gibi uyudum desem ayıp mı olur acaba?
Bir sonraki yeni ayda kırmızı kalem ve kâğıdımı hazır tutacağım, valla söz.
Paylaş