Paylaş
Aslında hakkında çekilen diziden çok önce Amerika’da zaten konuşuluyordu Anna.
Ama şimdi dizi sayesinde dünya çapında bir şöhret oldu. Tıpkı Simon gibi.
Lakin kabul etmeli; Anna, Simon’dan daha akıllıymış.
Hayatını anlatan dizinin hakları için yapımcı Shonda Rhimes’le anlaşıp 320 bin dolarlık ücretini çoktan almış.
Tek hatası; geçen yıl hapisten şartlı olarak tahliye edildiğinde Balenciaga’larını giyip bir paparazzi ordusu eşliğinde Brooklyn’deki bir merkeze imza atmaya gitmesini dahi gösterişli bir olaya dönüştürmesi ve medyaya peş peşe yaptığı yüksek egolu demeçler olmuş.
Anna yeniden hapse dönmüş olsa da yeni çağın yıldızları artık o ve Simon gibiler.
Evet pek hoş değil, ama durum böyle.
Öyle ki, diziyi izlerken Anna’nın koca koca banka sahipleri ve zenginlerini ustaca manipüle etmesinden gizli bir haz duyduğumu fark ettim.
Nedir bu acaba? Hepimiz sisteme o ya da bu şekilde öfkeliyiz, ondan mı?
İster istemez Anna’yı izlerken İstanbul aklıma geldi.
Burada insanları bu denli kandırabilecek, “Büyük projem var” diyerek zenginleri dolandırabilecek bir profil var mı diye?
İstanbul’da daha çok küçük Anna’lar var.
Yani Anna kadar büyük yalan denizlerinin içinde yüzmüyorlar.
Ama yine de kendilerini farklı göstermek için uğraşıyorlar, evet.
Bunun yegâne yolu da malum, Instagram ve gece hayatı.
Mesela gece hayatına sırf birileriyle tanışmak ve bu şekilde çevre yapmak için girenler hep vardı, hâlâ var.
Bir davete katılabilmek için ölüp biten, sonra o davette hasbelkader tanıştığı bir sosyetik simayla kırk yıllık arkadaşmış gibi davrananlar, var mı var.
Ama dediğim gibi, yine de bir Anna Delvey değiller.
Bir kehanet
Sevgililer Günü’nde paylaştıkları pozdan anlıyoruz ki Şeyma ve Meedo’nun keyfi yerinde. Ama içime doğdu, şimdi değil belki, ama bir 5 yıl sonra Şeyma Subaşı ve Meedo’nun hayatını konu alan bir dizi izleriz bence.
Maça Kızı’nda sürpriz hafta sonu
Bodrum’daki Maça Kızı ilk kez bu mevsimde bir etkinlik yapmaya hazırlanıyor. Sürpriz etkinlik bu hafta sonu ve başrolünde tamamen kadınlar var.
Kadın şefler, sanatçılar ve DJ’lerin bir araya geldiği hafta sonu etkinliğinde yemek ve eğlence bir arada.
Şefler arasında kimler mi var?
Hızlıca sayayım: Şemsa Denizsel, Çiğdem Seferoğlu, Burçak Kazdal, Müge Ergül Karaca, Damla Özay, Seray Öztürk ve Sara Tabrizi.
Çok abartmamış mı?
Hande Yener, daha önce giydiği Thierry Mugler imzalı sahne kıyafetini Dua Lipa’nın üzerinde görünce şöyle demiş: Hande Yener, daha önce giydiği Thierry Mugler imzalı sahne kıyafetini Dua Lipa’nın üzerinde görünce şöyle demiş: “Dua Lipa takip ettiğim bir dünya starı, çok başarılı. Türkiye’de tarz olarak ilkleri yapan biri olarak işaret ediliyor olmamın, bir dünya starı tarafından onaylanması olarak görüyorum bunu.” Evet, Hande gerçekten tarz olarak ilkleri yaptı zamanında, ona itiraz yok. Ama marka bir kıyafetten yola çıkarak “Dua Lipa tarafından onaylandım” demek filan çok abartılı bir gösteriş değil mi?
Paylaş