Paylaş
Yani telefonu açmak için girdiğin şifre yetmeyecek, bir de WhatsApp’ta yazışmak için ekstra şifre gireceksin.
Belki bir kez yazınca tekrar şifre girmek gerekmiyordur, Instagram ve Facebook gibi.
Başlayınca göreceğiz. Henüz nasıl olacak belli değil.
Ama şifrelerini zırt pırt unutan biri olarak “Bir şifre daha mı?!” oldum ve daha uygulama başlamadan içimi kapladı bir kör sıkıntı.
Aslında bakmayın, iyi bir şey WhatsApp’a şifre gelmesi.
Özellikle eşler/sevgililer arasında.
Düşünsenize partneriniz telefonunuzun şifresini bir şekilde öğrense dahi bir de WhatsApp şifresi öğrenmek zorunda kalacak!
Bayağı mesai yani...
Çünkü partnerler arasında hâlâ en ilişki bitirici unsur WhatsApp yazışması günümüz debelenmesinde.
Kaç kişi biliyorum böyle, “Dün gecenin bir yarısı sevgilimin WhatsApp’ına mesaj geldi, delirdim! Kimden olabilir acaba?” diye diye içi içini yiyen, kendini tüketen...
Şimdi konuşulan...
◊ MÜZE: İstanbullu bir kitlenin de katılımıyla iki hafta sonra Ankara’da açılacak olan modern sanat içerikli Müze Evliyagil.
◊ FESTİVAL: Moda’da yapılan çizgi roman festivali İstanbul Comics&Arts. Bugün son günü!
◊ DİZİ: The Night Of, Narcos ikinci sezon ve The People v. O.J. Simpson.
◊ ETKİNLİK: Bu hafta Karaköy’ün yeni etkinlik mekanı Future House’da yapılacak Adidas partisi.
◊ MAĞAZA: Erkek giyim meraklısının son gözdesi olan Karaköy’deki Bey ve Akmerkez’de yeni açılan Wepublic.
Yoksa hamile mi kafası
Magazin medyası (benim de içinde olduğum gemi) bazen kaynana gibi olabiliyor hani.
Misal: Ünlü bir kadının azıcık karnı şişkin görünsün, hemen “Hamile mi?” diye flaş flaşlanıyor.
Kadın belki o gün fena gününde.
Ne bileyim bu işin gazı/hazımsızlığı var, regl’i var, depresyonu var. Var da var yani.
Yani karın azıcık şişti mi sadece hamilelik seçeneği yok.
Ama nasıl kaynanalar hep tetiktedir, “Hamile mi bu kız yoksa?” diye.
O ruh hali gibi magazininki de...
En son mesela Sinem Kobal’ın başına geldi.
‘Neden İzlanda?’ kafası
Bu yaz Alaçatı’ya gider gibi habire İzlanda’ya kapağı atınca soran, merak eden olmuştu: “Hayrola bebeğim?”
Aslında olanlar ‘secret’ hesabı. Kıştan beri sayıklıyordum, “Ah İzlanda’ya gitmeli, o coğrafyayı görmeli” diye diye.
Kuzey beni hep çekiyor, kabul. Ama okyanus ortasındaki görkemli/gururlu ıssızlığıyla İzlanda daha çok çekiyordu.
Hele hele orada bir video çekmek Atıf Yılmaz’ın Türkan Şoray’lı o şahane filminin alabora edilmiş hali gibiydi:
Hayallerim, İzlanda ve ben!
Olur mu olmaz mı diye kendi kendime sayıklarken kendimi orada buldum.
Fotoğraflarından görüp aşık olduğum siyah kumsalda (orijinal adı Reynisfjara), tam da bir fırtına sonrası video çekerken...
O siyah kumsalda üç kişiydik:
Yetenek küpü yönetmenim Emir Sarısaç, hiperaktif asistan (nam-ı diğer Alejandro) Alihan Aksungur ve ben.
Perde arkasında biri daha vardı. Ta İstanbul’dan kiralık araç, ev, at; yani kilitlenip kaldığım/zihnimin almadığı her türlü organizasyonu şıp diye çözüveren turizmci arkadaşım Derya Kesman (kendisi Pronto Tour’un ‘lady’si, genel müdür yardımcısı).
Hepsine bin teşekkür.
Şimdi videonun montaj aşamasındayız (evet yeni bir şarkı geliyor).
Ama ondan önce sizi İzlanda’nın Sırları’yla tanıştırmak isterim. Nereye gidilir, ne yapılır; tüm ayrıntısıyla.
Bugün uzun uzun Hürriyet Seyahat’e yazdım.
Kuzey meraklısı kaçırmasın der, en ıslak kuzey rüzgarıyla da öperim...
Uber’e rakip Lyft kafası
Lyft adlı araç aplikasyonu şu an sadece Amerika’da ve birkaç tane Uzakdoğu ülkesinde var.
Uber kadar yaygın değil.
Ama New York’ta bulunduğum sırada Lyft’in de en az Uber kadar çok kullanıldığını gördüm.
Bu yüzden ben de telefona indirdim.
Uber’de araç bulamazsam hemen Lyft’i açıp araç var mı diye bakıyordum.
Bizim ellerde Uber’leri hâlâ polis çeviredursun, bu işin rakibi bile var artık.
Dijital ulaşımdan kaçış yok işte.,
Bebek tekmesi kafası
Ülkenin algı ayarları çoktandır bozuk.
Anlaşılan bunun yıllarca da düzeleceği yok.
“Şortlu kadına tekme” olayından sonra mesela, bir siyasi partinin Bodrum teşkilatı gururla şu yazıyı asmış:
“Bir kadına tekme atmak yalnızca karnındaki bebeğin hakkıdır.”
Tamam, iyi niyetliler.
Tamam, kendilerince hoş bir şey yapmak istemişler. Ama olmamış. Zorlama bir aforizma olmuş beyler!
Yok böyle pilates kafası
Ali Ağaoğlu sevgilisiyle pilates yapmış.
Haber böyleydi.
Fotoğraflara baktım. Ağaoğlu sevgilisiyle beraber eğilip kalkıyor, fitness’taki squat gibi bir şey yapıyor.
Yapılanın pilatesle alakası yok yani.
Bu nasıl pilates değilse, pilatese yeni başlayan herkesin bir heves kendini Cadillac’ta (bir pilates aleti) sarkıtması, bir ayağı orada bir eli orada pozlar vermesi de pilates değil.
Herkes pilatesin temel prensiplerini önemsemeden, kendi vücuduna hangi hareketlerin iyi geleceğini tam bilmeden işin şov kısmına dalıyor artık.
Çok fena ve sakıncalı...
Paylaş