‘Herkesin içinde bir Sibel Can’ kafası

Var, öyle bir durum var! İstersen snob Avrupalı ol, dokuz sekizlik bir ritim duyunca onlar da dayanamıyor.

Haberin Devamı

Başlıyorlar yandan yandan sallanmaya. Sibel Can kadar işveli olmasa da kıvırtmaya...
Sonar Festivali’nde bizzat gördüm.
Önce iki Fransız DJ’den oluşan (Guido Minisky and Hervé Carvalho) Acid Arab’ın performansında.
Resmen Arap altyapılı elektronik müzikle göbek attı Sonar insanlığı.
“Düğüne mi geldik” dedim, “Kız tarafı nerede?”
Sonra bir başka salonda, festivalin tek yerli grubu İnsanlar’ı dinlerken de aynı şey oldu.
Ufak ufak göbek atmalarla filan... (Mesela: Konseri izleyen Kenan Doğulu ve Beren Saat...)
Bu arada İnsanlar ilginç bir grup. Prova filan yapmadan sahneye çıkıyorlar. Her şey doğaçlama.
“Bilinmezlik” onları motive ediyormuş, bir röportajlarında öyle demişler.
Yaptıkları müzik tam da yabancıların son yıllarda çok bayıldığı Anadolu funk/pop, 70’ler kokan Türkçe psikedelik müziği karmaşası...

Haberin Devamı

82 yaşında boşanma kafası

Ünlü mimar çift Şaziment ve Neşet Arolat fikri uyuşmazlık nedeniyle boşanma kararı almış.
Buraya kadar her şey sıradan.
Ama Arolat çifti 82 yaşında! İnsan yaşlarını öğrenince şu olağan soruya kapılıyor:
“Ne gerek var? İnsan bu yaştan sonra neden boşanır ki?”
Düşünün 55 yıllık evlilik.
Onca yıllık alışkanlık.
Demek ki, “Bu yaştan sonra...” kafasına hiçbir zaman girmemek gerekiyor.
Arolat çiftini bu yüzden tebrik ettim kendi kendime.
Üşenmeyip yolları ayırmayı seçtikleri için. Gerçi mahkeme kütükte evlilik tarihleri yazmadığı için onları henüz boşamamış, ama olsun.
Bir kere girmişler bu yola işte...

‘Herkesin içinde bir Sibel Can’ kafası

Sonar kafası

Bir tarafta müzik sektörü üzerine ciddi konuşmalar yapılıyor. O konuşmaları pür dikkat dinleyen bir
kitle var.
Başka bir tarafta müzikteki son teknolojik yenilikleri görebileceğin büyük bir alan yer alıyor.
Adamın biri manyetik dalgalarla uçuk kaçık bir müzik performansı yapıyor.
Avluya çıkınca ise bambaşka bir dünya daha: Sahnedeki DJ ile kopuşa geçmiş insanlar...
Çocuğunu getirmiş bir baba gözüme çarpıyor mesela.
Pusetinden çıkarıyor çocuğu hop hop onunla beraber eğleniyor.
Çocuk az sonra yoruluyor ve pusette uykuya dalıyor, baba ise eğlenmeye devam...
Böyle bir festival ortamı yani.
7’den 70’e kafası/klişesi burada yerini buluyor.
“Burada” dediğim Barselona’da cuma ve cumartesi günü yapılan Sonar’da...
Sonar 1994’te bu şehirde doğup tüm dünyaya yayılmış.
Bugüne kadar 27 farklı şehirde yapılmış.
Avrupa’nın en prestijli müzik festivali olarak biliniyor.
Aslında sadece DJ’lerin çıktığı bir festival değil Sonar.
Teknolojik yenilikleri ve müzik üzerine sohbetleri de soslandırdığı için dallanıp budaklanmış bir ortamı var.
Bu nedenle daha sofistike duruyor.
Yakında bu Sonar kafasıyla İstanbul da tanışacak. Mart 2017’de Zorlu PSM’de.
Sonar’ı İstanbul’a getiren Charm Music’ten Ayşe Savcı, “Sonar’cılar Zorlu PSM’nin hiç kullanılmamış alanlarını bambaşka bir hale sokacak, görünce çok şaşıracaksınız” diyor.
O alanları Altın Kelebek’ten dolayı biliyorum. Gerçekten labirent gibi bir yer PSM’nin sahne arkası.
Bu arada festival aslında ekim ayında yapılacakmış.
Ama Sonar’cılar patlayan bombalar nedeniyle ürkmüş ve mart ayında karar kılınmış.
Buradan hesap edin, nasıl etkileniyor her şey. Domino taşı gibi. İyi ki tamamen iptal olmamış. Çünkü Sonar deneyimini İstanbullunun yaşaması lazım.

Haberin Devamı

‘Herkesin içinde bir Sibel Can’ kafası

Festival ruhu kafası

Festival dediğin bir yandan da özgür giyim kuşam kafası.
Bizdeki festivallerde de arada rastlıyoruz, ama yurtdışındaki kadar değil.
Misal: Sonar’da gördüğüm fotoğraftaki bu Superman kılıklı adam.
Ya da şu ayılı sırt çantalı olan...

‘Herkesin içinde bir Sibel Can’ kafası

‘Locaya da giderim halk plajına da’ kafası

Demet Akalın önce Bodrum X Beach’in günlüğü bin liralık locasında keyif yaparken fotoğrafını koydu Instagram’ına.
Sonra da Torba halk plajından siyah ojeli ayaklarını paylaştı, “Ben Gölcük kızıyım, localarda büyümedik be yavrum” diye altına yazarak...
Sırf loca fotoğrafı tepki çekti diye ertesi gün halk plajına gitmemiştir Akalın.
Çünkü onda gerçekten hem locada konfor kafası var hem de halk plajında mütevazı bir şekilde havluyu yere serip çekirdek çitleme kafası... Ortaya karışık yani. Hangisini o an canı çektiyse...
Ama yine de burası Türkiye.
Bir de aylardan Ramazan.
Kimse, “Lüks locada güneşlenmişsin, hem de mübarek ayda, yazıklar olsun” tepkisine fazla dayanamıyor.
Çünkü sapla saman artık birbirine çok karışıyor, herkes anında sabit fikirleniyor, üzerine çullanıyor ve geriye tek çare kalıyor:
Teslim olmak.
Zor zamanlar be gülüm...

Haberin Devamı

Sanal gerçeklik kafası

Sonar İstanbul önümüzdeki yıl “The Immediate Future” (Yakın Gelecek) temasıyla İstanbul’da olacak.
Bu temayı laf olsun diye kullanmıyor Sonar’cılar.
Gerçekten de Sonar Barselona’da yakın gelecekte göreceğimiz teknolojik yeniliklerden bazılarını gördüm, deneyimledim.
En çok rağbet gören sanal gerçeklik oldu. Uzun kuyruklar vardı önünde.
Basitçe olay şu: Ya kafana bir şey geçirerek ya da gözüne bir gözlük takarak başka bir dünyanın içine giriyorsun.
Benim taktığım gözlükte mesela bir film vardı. O filmin oyuncularından biri oldum.
Tabii film ona göre kurgulanmıştı.
Bir başkasında, bir anda bir ormanın içine giriyor ve sesler duyuyorsun. Ürkütücü!
Diğerinde sanal olarak resim yapıyorsun, yok yok yani...
Sanal gerçeklik kafası yakında öyle bir hâl alacak ki, ofiste çalışırken çok mu sıkıldın?
Takacaksın gözlüğünü, artık gözlüğünde ne programlandıysa, ona göre bir dünya seçip bir süre orada vakit geçirecek ve sonra tekrar ofisin (acı) gerçekliğine döneceksin!
Ve işte o zaman sosyal medya bitecek, çünkü sanal gerçeklik bağımlılığı başlayacak...

Haberin Devamı

‘Herkesin içinde bir Sibel Can’ kafası

Yazarın Tüm Yazıları