Paylaş
“Nasıl gidiyor? Ya niye görüşemiyoruz biz?”
Özellikle “Görüşemiyoruz” ve “Nasıl gidiyor?” nedense bin kez tekrarlanır, konuşma gereksiz yere sakız gibi uzatılır. Oysa kimse karşısındakinin iyi olup olmadığını merak etmez ya da görüşme isteğiyle yanıp tutuşmaz.
Bir de bu tür karşılaşma anlarında kullanılan “Her şey yolunda mı?” kalıbı var.
Dizi repliği gibi duran “Her şey yolunda mı?” aslında o kadar kapsamlı bir soru ki, insan ister istemez bir durup düşünüyor.
Nereden başlasam, nasıl anlatsam diye...
Eğer düşünmeye başladıysan zaten karşındaki direkt senden sıkılıyor ve hemen yanında yörende gördüğü bir başkasına sarılıp aynı soruyu soruyor.
Zaten sadece tanıdık kategorisinden olduğun birine “Her şey yolunda mı?” diye sormak azıcık tuhaf değil mi?
Bu soruyu sormak için karşındakini gerçekten merak ediyor olman gerekiyor.
Son günlerdeki...
EN AYIP ŞEY...
Ankara’da verdiği konser sırasında bir seyircinin Fatma Turgut’a çakmak atması...
Artık seyirci eline ne geçerse sahneye atmayı birinci vazifesi olarak görmeye başladı.
Oysa konser sırasında yapılacak onlarca şahane şey var:
Şarkıyı dinleyip kendinden geç, hayallere dal, yanındakine sarıl, çok sıkıldıysan konseri videoya çek, sosyal medyadan yayın yap...
Ama çakmak atmak nedir?
Hangi zihniyetin dışavurum öfkesidir?
EN SAMİMİ ŞEY...
Mabel Matiz’in “Bahçemin En Zor Gülü” şarkısının videosu...
Samimiyetin nedeni şu:
Video, şarkının final kaydının Matiz tarafından ilk kez dinlendiği anları gösteriyor.
Ve Mabel Matiz şarkının duygu seline kendini kaptırıp öyle bir ağlamaya başlıyor ki, videoya bakıp da gözlerin nemlenmemesi mümkün değil...
EN ACAYİP ŞEY...
Suudi Arabistan’da yapılacak dünyanın en büyük parkı projesi...
Bu ülkenin 170 kilometre uzunluğundaki yatay gökdelen şehri Neom malum, çok konuşulup tartışıldı.
Park projesi ise Neom kadar iyi bilinmiyor.
Riyad’ın merkezinde inşaatı devam eden park 11 kilometrekarelik bir alana kuruluyor ve içine tam bir milyon ağaç ekilecek.
Çölün ortasında bir park ve bir milyon ağaç?
İlk bakışta anlaşılır gibi durmuyor, ama Doha’da bu tür bir parkın mikro versiyonunu görmüştüm.
Park bildiğiniz Londra parkları gibi yemyeşildi.
Hemen yanında da zaten Paris maketi gibi duran bir alışveriş alanı vardı.
Yani alt metinde aslında dert şu: Oralar gibi olunmak isteniyor.
Paylaş