Paylaş
Bu yıl da konuşuldu. Hatta ödenen rakamları gösteren adisyonlar sosyal medyada paylaşıldı, onun üzerinden yorumlar yapıldı. Cumartesi günü şef Somer Sivrioğlu’yla yaptığım röportajda bu konuyu ona da sormuştum.
Çünkü Somer Şef Bodrum ve Çeşme’de tatil yapan biri. Restoranları ve fiyatlarını biliyor.
Somer Şef’in röportajda söylediği “Fiyatların abartılı olduğunu düşünmüyorum” yanıtı haliyle çok konuşuldu, tartışıldı.
Bu yüzden ona tekrar sormak istedim, bu kez işin daha derinine dalarak...
“ACIMASIZ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”
“Ben de restorancıyım” diyerek söze başladı Somer Sivrioğlu ve şöyle devam etti:
“Biz bir yemeği yaparken yemeğin maliyetine bakıyoruz. Gelir gider tablosunda yemek toplam maliyetin sadece dörtte birini oluşturur. Ama yüksek ya da çok kısa dönemsel kiralar, stopaj, personel ücretleri, bir de üstüne pandemi şartlarını eklersek, tüm bunların hepsi birden kâr marjını inanılmaz etkiliyor.
O nedenle sadece yemeğin maliyetine bakmamak lazım. Sonuçta bu kadar kısa bir sezonda, düşün sekiz hafta bile değil, restoranların tüm maliyetleri çıkarması lazım.
Özellikle Alaçatı ve Bodrum özelinde anlatmaya çalıştığım şey buydu. Bir de bu kadar zor bir zamandan geçmiş sektörü sadece fiyat üzerinden eleştirmenin biraz acımasız olduğunu düşünüyorum. Doğru bir yaklaşım değil”.
FİYATLA KALİTE ORANTILI MI?
Somer Şef’e “Peki, fiyatla kalite performansını orantılı buluyor musun? Bazı yerlerde bu orantısız değil mi?” diye sordum.
Yanıtı şöyle oldu:
“Fiyat-kalite olarak tabii ki doğru olan yerler var, olmayanlar da. Sonuçta serbest piyasa bu. İyi olan yerler ayakta kalacak. Olmayanlar devam edemeyecek. Yine Bodrum üzerinden gidersek, zaten oradaki restoranların çoğu İstanbul’dan giden mekanlar. Dolayısıyla fiyat-kaliteye çok dikkat ettiklerini düşünüyorum. Gidebildiğim yerlerden gözlemlediğim kadarıyla kaliteyle fiyat doğru oranda gidiyor.”
“ASIL KONUŞMAMIZ GEREKEN...”
“Şuna tekrar dikkat çekeyim” diye ekledi Somer Şef, “Ürün yok bu sene.” “Ürün yok ne demek?” diye sordum ben de, “Hiç mi bulunamıyor?”
Somer Şef buna da açıklık getirdi:
“Balık çok az. Çeşme’de pazara gidin. Jumbo karides, deniz tarağı bulamıyorsunuz. Kabuklu üründe de sıkıntı var. İnsanlar ya balığa çıkmıyor ya yeterli ürün yok. Çünkü bir anda inanılmaz talep oluştu, bulunamıyor. Etin de fiyatı çok yüksek. Asıl konuşmamız gereken şey tarım ürünlerinin ne kadar pahalı olduğu. Bu ürünleri alan restoranlar da tabii ki üstüne belli bir marj koyuyor.”
“BUNLARI ELEŞTİRMEK YÜZEYSEL”
Çok paylaşılan Maça Kızı adisyonuna da değiniyor Somer Şef:
“O adisyondan içecek fiyatlarını çıkartırsak yemeğin o kadar da pahalı olmadığı görülecek. Tabii ki başka yerlere göre pahalı, ama bu arz talep.
Herkes Maça Kızı’na gitsin diye Maça Kızı açılmadı ki... Lucca da öyle. Hepsinin belli bir müşteri kitlesi var. O müşteri kitlesi de o talebi gösteriyor. Şu anda bu mekanlara rezervasyon yapsanız, hepsi çok yoğun. Ama yine de fiyatları pahalı diye şikayet ediliyor. Bunları eleştirmek bana yüzeysel geliyor. Belli yerlere gitmeyen insanlar buraları fiyat açısından eleştiriyor. Oysa bu mekanlar haricinde çok uygun fiyatlı yerler de var. Onlara da gidilebilir. Her işletmenin fiyatı aynı olacak diye bir şey yok. Serbest piyasa bu.”
Test alarmına maruz kalanlardanım
Cumartesi sabahı iPhone’u feci şekilde ötüp şu meşhur test alarmı bildirimine maruz kalanlardanım.
Öyle feciydi ki...
◊ Deprem oldu ya da savaş çıktı sandım.
◊ Bildirimin altında yazan “Evde Kal Türkiye” mesajını okuyunca bu kez de vaka sayıları bir anda inanılmaz rakamlara ulaştı diye düşündüm.
◊ Telefon hack’lendi mi diye endişelendim.
◊ Sosyal medyada herkesin başına geldiğini görünce “Oh, yalnız değilmişim” oldum.
◊ Ama bu kez de sadece o GSM şirketini kullananların bu bildirime maruz kaldığını öğrenince türlü komplo teorilerinin içine düştüm.
◊ Sonuç? Elde var sıfır. Ne olduğu hâlâ anlaşılmış değil.
Paylaş