Paylaş
Oradaki konuşmasında, “İlerde psikolojik bir otel açma niyetim var” deyip şöyle devam etmişti: “Gülmeyin, ciddiyim. Düşünsenize, resepsiyona inip ‘Benim şöyle bir derdim var’ diyorsunuz. Hemen psikologu çağırıyor ve derdinize derman oluyorlar. Çünkü psikolog günümüzde en az güneş yağı kadar önemli!”
Doğrusu bu ya, cin bir fikirdi.
Gel gör ki Botton’ın bu projesi lafta/espride kaldı.
Onun yerine Aristo ve diğer felsefecilerin zamanında kurduğu okullardan ilham alarak ilk kez 2008’de Londra’da açtığı The School Of Life (TSOL), yani hayat okulu projesi aldı yürüdü.
Londra’dan sonra Paris, Melbourne, Antwerp, Amsterdam ve Belgrad’da açılan Botton’ın bu alternatif okulu şimdi de İstanbul’a teşrif etti.
Pazartesi gecesi Zorlu PSM’de bu okulun tanıtım toplantısı vardı.
Evet, bayağı tanıtım toplantısı! Bu yüzden Alain de Botton konuşması diye hevesle bilet satın alıp toplantıya gelenler hayal kırıklığı yaşadı.
Özellikle de İKSV Salon’daki konuşmasını daha önceden dinlemiş olanlar.
İlk kez dinleyenler tabii ki hayran oldu.
“Ay ne güzeldi di mi?” diye diye...
Çünkü Botton konuşması sırasında izleyiciyi gerçekten avucunun içine alıyor. Çok iyi bir stand-up’çı aynı zamanda.
Dolayısıyla hemen hayran olunuyor.
Gel gör ki hem o gece fiyaskoydu hem de Bilgi Üniversitesi işbirliğiyle İstanbul şubesi açılacağı duyurulan TSOL projesi.
Neden mi?
COSMOPOLITAN BAŞLIKLARI GİBİ
* Botton’ın okulu katılımcılarına şimdilik dört ana başlıkta (anlam, bireysel yolculuklar, işe dönüş, aşk üzerine) birtakım atölye dersleri sunuyor. Derslerin başlıklarından örnekler vereyim:
Sakin kalmayı nasıl başarırız? Kendine güven nasıl sağlanır? Potansiyelimizi nasıl gerçekleştirebiliriz? Sevdiğimizi işi nasıl buluruz? Nasıl fark yaratırız?
Ders başlıkları böyle uzayıp gidiyor.
Bu “nasıl”lı cümleler malum, direkt Cosmopolitan kapaklarını anımsatıyor.
Hani vardır ya o derginin kapağında, “Erkeğinizin sinir yönlerini sevmeyi NASIL öğrenirsiniz” tarzı konu başlıkları, işte tam da onları...
Oysa modern insana ne olursa olsun kazanmayı ama hep kazanmayı kodlayan bu “nasıl”lı öğütler/formüller/reçeteler çok eskide, 90’larda kaldı. Çünkü artık şu anlaşıldı: Herkesin “nasıl”ı kendine, tutmadı yani o formül. Bitti gitti.
ARTIK HERKES KENDİ ÇAPINDA UZMAN
* Dahası, bu konularda o kadar çok kişisel gelişim kitabı çıktı ve sular seller gibi okundu ki, artık herkes kendi çapında birer kişisel gelişim uzmanı.
Öyle ki insanlar, “Bak geçenlerde bu konuda bininci kitabımı okudum, orada böyle diyordu” diye yol gösteriyor arkadaşına.
Bu açıdan bakıldığında ders konuları yine eski ve günümüz dinamiğinden hayli uzak.
BU İSİMLERLE SIRADAN BİR ATÖLYE
* Yine de Botton’ın okuluna bir şans verelim, ne de olsa onun yarattığı bir proje, kitapları dolayısıyla kredisi var diyorsunuz.
Ama Botton’ın kendisi ya da onun önerdiği bir felsefeci gelip rehberlik etmiyor ki okulda! Pelin Batu ediyor ya da Serra Yılmaz. Ya da alanında bilgili başka insanlar.
Hayır, bu isimleri küçümsemiyorum. Ama işte Botton cilasını çekip alın, o kadar parlatılan The School Of Life İstanbul her yerde rastlanabilecek sıradan bir workshop çalışmasına dönüşüyor.
Ve kusura bakmasınlar, ders başına 50 euro verip derslere girmek hayli lüks kalıyor şu zamanda.
ALTERNATİF DERS ÖNERİLERİ
* O yüzden Botton’ın okulu için yeni ve daha heyecanlı ders başlıkları çıkardım, hani bedava müfredata koyabilirler:
“Kendi hayat okulunuzu NASIL kurarsınız?”, “Sakin kalmayı ve fark yaratmayı hala başaramadığınıza göre ders başına verdiğiniz 50 Euro’yu NASIL geri alırsınız?”, “On dakikada NASIL Alain de Botton olursunuz?”, “Sevgilinizle yatakta felsefe konuşarak onu NASIL etkileyebilirsiniz?”
Devamını siz getirin, atış serbest…
Paylaş