Paylaş
“O benim hocam değil” demiş, “Olamaz da, kapasitesi yeterli değil”.
Ayrıca Sezen Aksu kabilesinden olmadığının da altını çizmiş.
Sonra bu kadar köpürmesine neden olan olayı da çıtlatmış gazetecilere.
Meğer best of albümü için sözü Sezen Aksu’ya, müziği Onno Tunç’a ait “Yıllar” şarkısını istemiş Kolçak. Ama o şarkının albümünde kullanılmasına izin verilmemiş. Nedeni nasılı meçhul, orasını bilmiyoruz.
Tamam, insan çok sevdiği, hatta beraber çalışıp ürettiği birine kırılabilir, üzülebilir. Hatta ondan nefret bile edebilir.
Olmayacak şey değildir.
Ama kalkıp bunu karşı tarafı küçümseyecek şekilde gazetecilere dile getirmesine gerek var mıdır?
Hele hele o karşı taraf 2002 yılında gözaltına alınmanıza neden olan kredi kartı borcunuzun önemli bir kısmını ödemenize yardımcı olmuşsa...
Üstüne üstlük gözaltı çıkışı, “Özgürlüğümü Sezen Aksu’ya borçluyum” demişseniz...
Ve bu olayın ardından 2006’da Sezen Aksu prodüktörlüğünde “Müzisyen” albümünü çıkarmışsanız...
O zaman biraz daha insaflı olmakta ve geçmişi unutmadan konuşmakta fayda var. Sadece hatırlatayım dedim; yoksa ne kabiledenim ne de avukatıyım Aksu’nun.
Cemil İpekçi haklı mı
Cemil İpekçi’yi severim. Gerçek anlamda dobradır, doludur, onu dinlemekten keyif alırsın. Kendine özgüdür; aslında bıyığıyla, giyimiyle ülkenin benzersiz ikonlarından biridir.
Ama Fatih Altaylı’ya verdiği mini röportajda yanlış bildiği şeyler var.
O yüzden haksız.
Mesela ıpekçi demiş ki, “ıstanbul’da 60-70 tane gay bar var”.
Yanlış. İstanbul’da toplasanız gay bar sayısı 6 ya da 7’yi geçmez.
Devam edelim... ıpekçi, “Eşcinseller, eşcinsel haklarını sadece ‘seks yapma hakkı’ olarak algılıyor. Eşcinsel özgürlüğü deyince akıllarına gelen, ruj sürüp erkeklerle yatma hakkı” demiş.
Kaos GL ve Lambda gibi eşcinsel örgütlerin yayınlarını sürekli takip etmeseniz bile, internet sitelerine girdiğinizde içerik ortada.
Oralarda kimsenin derdi, “seks yapma hakkı” filan değil. Bambaşka şeyler.
Mesela en mühimi şu: Anayasada eşitliği düzenleyen maddeye yönelim ve “cinsiyet kimliği” ifadeleri eklensin istiyorlar.
Ayrıca zırt pırt eşcinsel dernekleri hakkında dava açılmasına neden olan “genel ahlak” tanımının değiştirilmesini ya da açılımının iyi yapılmasını istiyorlar.
Kısacası seks hakkı isteyen bir kitle yok ıpekçi’nin dediği gibi.
Bu şekilde bir eleştirinin ıpekçi’den gelmesi hayli acımasız.
Son olarak “ruj sürme” simgesi de günümüz için kullanılacak bir simge pek değil. O da şöyle olmalıydı; “Kas yapıp erkeklerle yatma hakkı”...
İkinci kez Güldünya
İşte güzel bir haber... Geçen yıl 8 Mart’ta düzenlenen Güldünya konserinin ikincisi yine aynı tarihte yapılıyor. Bu yıl ülkenin en iyi erkek solistleriyle yapılacak konserin mekanı bu kez TİM değil, Lütfi Kırdar.
Cihan Okan, Teoman, Yalın ve Kenan Doğulu gibi ünlü isimlerin yer alacağı konserde yine geçen yılki gibi sürpriz düetler var.
Enbe Orkestrası’nı yöneten Behzat Gerçeker halen proje üzerinde çalışıyor.
Görünen o ki; Güldünya konseri artık her yıl yapılacak. Geleneksel olacak.
Önümüzdeki yıl belki daha da büyüyecek. Sadece ıstanbul’da değil, diğer şehirlerde de yapılacak, kimbilir?
Serkan’ın ihtiyar balıkçısı
İnsan daha çocukken “Ben büyüyünce balıkçı açacağım” der mi?
Tüm yaşıtları o bildik kocaman kocaman meslekleri, yani doktorluğu, mühendisliği filan düşünüp kendini hırpalarken üstelik...
Yeşilköy sahilindeki ıhtiyar Balıkçı’nın henüz 30’larındaki genç sahibi Serkan Tüzün düşünmüş.
Amerika’da okurken dahi bu hayalinden asla vazgeçmemiş.
Çünkü çocukluk ve ilk gençliği hep denizle iç içe geçmiş.
Eskiden evlerinin hemen önünde kayıkhane varmış.
Oradan denize açılır, balık tutarmış büyükleriyle...
Zaten şu anda sahibi olduğu ıhtiyar Balıkçı, 70’lerden 90’lara kadar ailesiyle oturduğu o üç katlı ev.
Hemen önünde artık deniz yok, o ayrı.
Dalan döneminde doldurulmuş buralar, deniz bir hayli uzaklaşmış...
Serkan’ın balıkçısında geçen cumartesi bir grup arkadaş çok eğlendik, çok meze yedik. Onun hikayesini dinleyince burayı daha da çok sevdik.
Serkan, balıkçısının en üst katına bar açtığında yazın bir daha geleceğiz buraya.
Paylaş