Paylaş
Zerrin Özer. Hızlı özete buyurun:
Önce Zerrin Özer’in evlendiğini gördük.
Ertesi sabah evlendiği adam hakkında üç kadın “Bizi dolandırdı” diyerek “İkinci Sayfa” programına telefonla bağlandı.
Zerrin Özer iddiaları duyunca hastanelik oldu, boşanmaya karar verdi.
Ama sonra boşanmaktan vazgeçti. Derken evlendiği adamın babası “İkinci Sayfa”ya bağlandı ve film koptu. Özer son kararını (umarız) verdi: Bu iş bitti!
Çünkü kocasının babasını “Öldü” diye biliyormuş Özer.
Yetmedi, bir de baba/yani kayınpeder öyle şeyler demeçledi ki, “Dirty John” dizisi solda sıfır:
“Murat’ın her şeyi yalan. Kadınları ağa düşürür, sonuna kadar âşık rolü yapar.
Parası olan kadınla ilişki kurar. Sadece bu kadınlar değil, işadamları, gençler...
Zerrin Hanım bu sahtekarı çok mu aramış?”
Babanın öfkesi bu kadarla kalmadı, işi DNA sarmalına bağladı:
“DNA testi istiyorum. Bu çocuk benden mi değil mi? Bunların genlerinde bir şey var. Genleri bozuk. İçlerinde kötülük var.”
BİR TANE DOSTU YOK MU?
Bu çılgın hadise sonrası herkes gibi düşündüğüm ilk şey:
Koskoca Zerrin Özer’in bir tane mi dostu yok?
“Yahu bu adamda bir gariplik var, araştıralım edelim” diyecek...
Belki diyen oldu, hatta “İlişkilerinde kurban rolünü üstlenmeyi seviyorsun” diye yaşam koçluğuna soyunanı bile olmuştur.
Sanırım Zerrin Özer aşkın gözü kör deyip her şeyi duymazlıktan geldi.
DİJİTAL İZLERE BAKSAYDI...
Ama insan yine de bir merak edip malum kişinin sosyal medyadaki dijital izlerine göz atmaz mı? Sonuçta herkes artık birbirinin dijital izlerini mutlaka tarıyor.
Hesabın olmasa dahi bir yerlerde iz bırakıyorsun çünkü...
HÂLÂ SEVİYOR
Son kertede hissiyatım şu:
Zerrin Hanım hâlâ seviyor. O kadar belli ki...
Tüm bu anlatılanlar içten içe umurunda bile olamayabilir bir süre sonra.
Ruhu hâlâ “Dünya Tatlısı” şarkısında söylediği gibi:
Hani dünya tatlısı bir düş kurardık heyecanla
İçli içli ağlardık, o masum gözyaşımızla
İkimiz henüz çok genç soruyorduk birbirimize
O büyülü şey neydi arıyorduk gözlerimizle.
Şehirde en son ne oldu
◊ DAVET
İstanbul’da verilen yemek davetlerindeki son trend:
Mevsimindeki ürünlerle yemek yapmak ve davetlilere bunu sunmak.
Polonezköy’deki arazisinde modern
çiftçilik yapmaya
olanak sağlayan Komşuköy ile Oto Sanayi’nin göbeğindeki Sanayi 313’ün
perşembe gecesi yaptığı ortak yemekte durum tam da buydu.
Şef Müge Ergül yemek başlamadan önce gelip şöyle dedi:
“Her şey bu sabah
taze geldi.
Biz de onları fazla süsleyip püslemeden size sunmak istedik.”
◊ MEKAN
Kuruçeşme’deki Oligark kapılarını nihayet açtı.
İlk izlenim: Denize nazır konuşlanmış Ali Ocakbaşı ile balıkçı Ringa’nın mütevazı ve sıcakkanlı dekorasyonu/havası şaşırtıyor.
Sonuçta doğruya
doğru, mekanın ismi Oligark olunca insan şöyle bir çekiniyor, aşırı şatafat bekliyor.
Klişe
Nejat İşler’in “Ben
Hep Senin Yanındaydım” adlı yeni kitabının tanıtım cümlesi
“Oku, iyi gelecek” ne kadar klişeyse, Nilgün Bodur’un
yeni kitabının adı da aynı oranda klişe:
“Yanlışlıktan Değil, Yalnızlıktan!”
Bir sonraki aşamamız: Çiftçi olmak!
Instagram sonrası ne gelecek, neye bağımlı olacağız diye düşünürken galiba sonraki aşamamızı buldum: Hepimiz çiftçi olacağız!
Çünkü doğal olan her şeye giderek büyük bir açlık doğacak ve herkes sosyal medyayı, şunu bunu bırakıp en ilkel olana geri dönüş yapacak.
Tıpkı köye yerleşen Özlem Tekin ve en son Saroz Körfezi’ndeki çiftliğiyle uğraşırken gördüğümüz Burak
Hakkı gibi.
Paylaş