Paylaş
Milano’daki Erkek Moda Haftası’na gelir gelmez ben de koşturmaya başlıyorum.
Moda delisi değilim, ama bu sektördekiler dünyadaki birçok şeye ilham kaynağı oluyor.
Trendler buralardan yayılıyor. Yani: Görmek lazım.
İLHAMI ÇİÇEK ÇOCUKLAR VE ROCK STARLAR
İlk durağım, Mandarin Oriental Oteli...
Burada Jimmy Choo’nun 2017 İlkbahar Yaz koleksiyonunu göreceğim.
Defile yapmıyorlar. Sadece belli bir zaman dilimi boyunca koleksiyon sunumu var. İçeride markanın kreatif direktörü Sandra Choi ile tanışıyorum.
Öyle burnu havada, “Ben var ya ben” dalgasına kapılmış biri değil.
Alabildiğine samimi, sempatik ve net, diyor ki: “Çiçek çocukları ve hippilerden ilham aldım. Bir de o dönemin rock starlarından.
Jimi Hendrix’ten, Bob
Dylan’dan...
Tasarladığım ayakkabıları giyenler kendilerini sahneye çıkan bir rock star gibi hissetsin istedim.”
Bu yüzden olsa gerek Mick Jagger’ın oğlu James Jagger ile anlaşmışlar.
Sandra’nın tasarladığı yeni sezon ayakkabıları hayli iddialı.
Mesela püsküllü botlar. Genelde kadın ayakkabılarında gördüğümüz bir detay...
Asıl favorim ise Sandra’nın Japon bandana kumaşı ve desenlerinden yaptıkları.
İşte onlar gerçekten şık!
Sandra’yla kısa sohbet sonrası soluğu Prada defilesinde alıyorum.
SADECE ŞİMDİ VE GELECEK VAR!
Defile, Prada’nın Via Fogazzaro’daki ana ofis binasında.
Şaşkınlık verici bir detay: Kimse sıraya girmiyor.
Toplu halde ana kapıdan aynı anda “Hurra!” girmeye çalışıyoruz.
Artık bizim moda haftasında bile böyle şeyler pek olmuyor...
İçerideki defile alanı baştan aşağı metal yerleştirmelerle kaplı, hayranlıkla bakıyorum.
10 dakikalık bir gösteri için inanılmaz bir emek.
Ve 2017 İlkbahar-Yaz sezon şovu başlıyor.
Peş peşe tam 50 kıyafet ya da moda diliyle “look” görüyorum.
En çok bayıldığım şey, sonradan paraşüt kumaşından yapıldığını öğrendiğim trençkotlar.
Trençkotların üzerine takılmış sırt çantaları da çok iyi.
Ama o kadar çok bakılası detay var ki, bazılarını kaçırıyorum.
Meğer bu bir Prada geleneğiymiş. Miuccia Prada farklı kumaş ve desenleri, “layering” diye adlandırılan bir teknikle kat kat göstermeyi çok severmiş.
Bu arada Bayan Prada bu koleksiyonda geçmişi anımsatan hiçbir şeye yer vermemiş.
Tamamen bugün ve geleceğe odaklanmış.
Jimmy Choo’nun “hippi” tavrının aksine...
Defilede bugünü en iyi özetleyen desenlerden biri de, bakınız onu kaçırmadım, Google Earth deseniydi!
SERENAY’A TEKLİF GİDERSE ŞAŞIRMAYIN!
Prada’dan çıkınca istikamet Sheraton Oteli.
Orada lüks spor ayakkabı markası Hogan’ın sadece Türk medyasına verdiği özel bir yemek var.
Davet sahibi Hogan’ın Uluslararası İletişim Müdürü Daniela Pezzini.
Yemek sırasında Daniela ilginç bir soru soruyor:
“Türkiye’de hangi ünlü trend anlamında takip ediliyor?
İnsanlar onun giydiklerini giyiyor ya da saçını taklit ediyor? Mesela Murat Boz öyle mi?”
Murat Boz’un hiç öyle bir konumda olmadığını söylüyoruz, ama onun yerine bir isim bulmakta da o an güçlük çekiyoruz.
Bir dönem Tarkan sokaktaki insanları saçıyla kılığıyla etkilemişti. Ama şimdi kim?
“Belki şu an Serenay Sarıkaya” diyorum ve Daniela hemen onun sosyal medyasına bakıyor.
Serenay’a yakında Hogan’dan teklif gelirse şaşırmayın!
‘Sonar Night’dan geriye kalanlar
Malum, ‘Pazar Kafası’nda genişçe yer vermiştim Barselona’daki Sonar Festivali’ne.
Ama baskı saatlerimizden dolayı sadece gündüzünü yazmıştım, gecesini değil.
Gecesini ise ayrıca anlatmak istiyorum.
Çünkü:
* Festivalin gündüz yapıldığı alandan başka bir yerde yapılıyor Sonar Night.
* Ve o alan bir havalimanı büyüklüğünde! Gez gez bitmiyor, dört sahne arasında koşturup duruyorsun.
* O sahnelerde izlediğim en etkileyici performans kime mi ait?
Tabii ki sesine ve şarkılarına hayran olduğum, sabit bakışlı, soğuk ama sempatik James Blake’e.
Öyle büyüledi ve seyirciyi avucunun içine aldı ki Blake, ayin gibiydi...
* Anohni’nin performansı da iyiydi. Performans sırasında sahnedeki dev ekranlarda Amerika’da kadın hakları konusunda mücadele veren kadınlar boy gösteriyordu. Unutmadan, Anohni’nin Drone Bomb Me adlı yeni single’ının videosunda oynayan Naomi Campbell’a mutlaka göz atın. Onunla beraber ağlayası geliyor insanın videoyu izlerken...
* Son bir “unutmadan” daha: Festivalin yeme-içme alanları o kadar iyi düzenlenmişti ve o kadar iyi yemekler vardı ki, festivallerin sadece “bir hamburger bir patates kızartması”na sıkışıp kalmasını manasız bulan bu bünyeye gayet sürprizli ve şık geldi bu durum...
Paylaş