Hande Yener’in son klibi "Hipnoz" içerdiği erotik/sado-mazo görüntüler dolayısıyla müzik kanalları tarafından RTÜK korkusuyla yayınlanmıyor.
Önce klibi YouTube’dan izledim (eh yasaklamalar çare değil, bir şekilde erişim sağlanıyor hálá bu siteye internet tünellerinden).
"Sakıncalı" klipte Hande bir küvette seksi bir şekilde egzersiz hareketleri yapıyor. Balonlu tuhaf kıyafetiyle apartmanda dolaşıp komşularını rahatsız ediyor (Son görünen komşu Melissa Mızraklı mı? Ona çok benziyor, ama tam emin olamadım).
Ha bir de, yarı çıplak bir adam Hande’yi gözleri/ağzı/kolları bağlı bir şekilde sandalyeye oturtuyor.
Hande de kurtulmak için çırpınıyor ya da zevk alıyor, filan...
Bana kalırsa "sakıncalı" bir durum yok gibi, hatta "bu kadar mı" oldum. Daha fazlasını bekledim Hande’den.
Çünkü Hande, tıpkı hayranı olduğu Madonna gibi Justify My Love döneminden geçiyor.
Hatırlarsınız, Madonna’nın 1990 yılının son aylarında yayınlanan siyah beyaz "Justify My Love" klibinde bundan daha fazlası vardı:
Sado-mazo ilişki, gay/lezbiyen öpüşme ve birtakım çıplak kareler.
MTV videoyu yayınlanmayacak kadar cinsel içerikli bulup yayın yasağı çıkarmıştı.
Bunun üzerine Warner Bros videoyu satışa çıkarmış ve "Justify My Love" en çok satan single müzik videolarından biri olmuştu!
"Hipnoz" elbette "Justify My Love" kadar aşırı erotik ve uçlarda değil.
Ya da öyleydi, ama fazlasını yayınlamaya cesaret edemeyip kırptılar, bilemiyorum.
Şimdi ben olsam birkaç sakıncalı kare daha ekler, klibi satışa çıkarırdım! Çünkü Hande, dediğim gibi "Justify My Love" döneminde.
Yani daha da uçları zorlayacak gibi. Buna istekli, meyilli. Klip yasaklanmaları, sakıncalı bulunmak filan, işin raconundan yani.
ESTETİK NOTU: Klip, Yener hayranları harafından "ucuz ve estetik dışı" bulunmuş. Evet, klip öyle duruyor. Ama sanki özellikle öyle yapılmış gibi. Ünlü fotoğrafçı Terry Richardson’ın işlerindeki gibi bir erotizm var klipte. Yani: Estetik olması için uğraşılmamış, olduğu gibi bırakılmış, hatta bilhassa çirkin olsun diye çaba harcanmış. Richardson’ın fotoğrafları da öyledir. Meşhur Sisley kataloğunu gözünüzün önüne getirin. Meşhur karelerden birinde kadın mankenlerden biri üzerindeki şık kıyafetle ineği sağarken görülür.
İneğin sütünü bir kaba değil, ağzına doğru sağmaktadır!
Kate Moss’lu partiden seksi detaylar
Sevgili Deniz Seki dünkü köşeyi tamamen kaplayınca yer kalmamıştı.
İşte, gecikmeli de olsa, Beymen’in salı gecesi ünlü fotoğrafçı ikili Mert Alaş ve Marcus Piggott için Esma Sultan’da düzenlediği partinin detayları...
* Partide gözler uzun süre Kate Moss’u aradı, ama bulamadı. Çünkü Moss ilk dakikalarda ortalıkta yoktu. Olmamasına dair söylentiler de nedense hep uyuşturuculuydu. Adın çıkmış dokuza inmez sekize deyişi tam da Kate Moss’un durumuna uygun işte.
Ya kızcağız otel odasında yeşil çayını yudumluyorsa sadece? Ne kadar kötü kalpliyiz canım. Ama yok, galiba kötü kalpliler haklı çıktı. Moss ilerleyen saatlerde partiye geldiğinde neredeyse ayakta duramıyordu. Hatta bir-iki kelam laf edenlerin söylediğine göre cümlenin sonunu bile getiremiyordu. Ah şu yeşil çaylar yok mu, böyle yapar adamı tabii...
* Mert Alaş, hakkındaki "çok ukaladır" iddialarını yalanlarcasına kendisiyle tanışmak isteyen herkesle tek tek ilgilendi, sohbet etti.
Hiç de öyle burnu havalarda değildi. Sadece Marcus geri planda durmayı tercih etti.
* Gece boyu parti insanlarından duyduğum en meşhur cümle şuydu: "Mert benim Ankara’dan, okul zamanından yakın arkadaşım şekerim!"
* Kate Moss’un olduğu masanın etrafı ünlü modeli yakından görmek isteyenlerle bir anda kalabalıklaşınca, aklıma şu sahne geldi.
Hani hayvanat bahçesinde vahşi hayvanları cam bir kafesin içine koyarlar. Siz de camın öteki tarafından hayvancağızı güvenli bir şekilde seyredersiniz. Hatta fıstık filan atarsınız. Moss da o kafesin içinde gibiydi: Önünde etten duvar olmuş güvenlikler ve bu duvardan Moss’u görmeye çalışan meraklı bir kitle. Tek fark, Moss vahşi değildi. Haşarı/üzgün bir kız çocuğu edasındaydı.
* Moss gider gitmez bir başka güzel geldi salınarak. Bu kez yerli tabii: Esin Maraşlıoğlu. Esin yine beyazlar içindeydi. "Bak" dedi, "Yine Bodrum’daki gibi beyazlar içindeyim". Esin’in yanında yakın arkadaşı Nihat Odabaşı yoktu. Londra’daymış meğer. Yerli fotoğrafçılardan Bennu Gerede oradaydı. Bennu "töre cinayetleri" fotoğraf projesi için Kate Moss’la görüşmeyi çok istiyordu.
* Parti için Esma Sultan’ın bahçesine içinde nargileler ve minderler olan siyah çadırlar kurulmuştu. Esma Sultan’ın içine, yani asıl parti mekanına da bu çadırların en büyüğü. İçinde koca bir disko topu vardı ve sanki Esma Sultan’da değil de Blackk ya da benzeri bir gece kulübünde filan gibiydik. Çok uğraşılmış dekorasyona ve iyi müziğe rağmen parti erken noktalandı.