Maalesef öyle. Sevgililer Günü’nde, diğer günlere kıyasla dört-beş kat daha fazla yapışkan oluyor sevgililer.
Hani günün anlam ve önemine vurgu yapmak istercesine fırsat buldukları her saniyede daha Fransız (dil üstünde kaydırmaca yani) öpüşüyor, daha sıkı fıkı kenetleniyorlar.
Aşkın teşhir hali yani Sevgililer Günü.
Ne kadar çok teşhir edersen, duygu barajın ne kadar çok taşarsa o kadar varsın bugün. Sevgilisiyle her gün bu dozda yakın temasta olana sözüm yok tabii.
Ama sırf o gün, yani bugün, yapışkan ikizler modunda gezip tozanlar bence samimiyetsiz.
Gerçi bu vaziyete yol açanlar biraz da kadınlar.
Kadınlar seviyor böyle kırmızı kalpli halleri. Erkekler ise bir an önce şu aptal gün bitsin de eski halimize dönelim diye saat sayıyorlar, eminim.
Yine de iyimser olmalı mı acaba? Sokak ortasında hálá rahatça öpüşüp koklaşamayan bu ülkenin genç evlatları, belki de bu müstesna gün dolayısıyla yakın temas politikaları öğreniyorlardır (burada bir Nazan Öncel şarkısı mırıldanılsın, hani o politikalı şarkısı, şarkının adını bilene -seni seviyorum diyebileninden üstelik- bir adet kırmızı gül vericem, söz).
Bir biletsizlix macerası
!f İstanbul’un biletleri Fitaş dışında bir de Tünel’deki Ada Kitabevi’nde satılıyor dediler.
Yakınız o koordinatlara diye uğradık (böyle çoğul yazıyorum Burhan Ayeri tadında, ama arkadaşlar var cümle içinde, anlayın).
Neyse, pazar günü olmasına rağmen fazla kuyruk yok. Hemen biletleri alır kaçarız diye düşünürken sıra bize geldi. Görevli ne buyurdu dersiniz?
"Maalesef bilet basacak kağıt kalmadı. Onun gelmesi de bir saati bulur, siz en iyisi metroya atlayıp Cevahir’deki Biletix’e gidin".
Sinirlerimiz tel tel/lime lime/varsa daha başka tanımlama, ondan oldu tabii: Hem bu amatörlüğe hem de görevlinin ukalaca yol gösteriş biçimine...
Sonuçta telefon yoluyla alındı biletler Biletix’ten. Hizmet bedelleri feda edilerek...
En tuhaf !f filmlerinden seçmeler
Hálá bilet alamamış olanlara mini bir liste. Son dakikacılara fikir versin diye....
6 Fuck (filmin adı bu, küfrün tarihi üzerine bir tür belgesel)
6 Gündüz Gece Gündüz Gece (intihar bombacısı bir genç kızın eylemine hazırlanmadan önceki anlarına dikiz; tedirgin edici olduğu kesin)
6 Taxidermia (biraz tiksindirici ve zorlayıcı bir film, ama denemeye değer)
6 20 Santimetre (Almodovar filmlerine özenen bir film. Transseksüel müzikali de denebilir)
6 Yasaksız (beş yönetmenden seks/sanat/hatta pornografi sınırlarında dolaşan beş erotik kısa film. Monica Belluci’li Dönüş Yok’un yönetmeni Gaspar Noe da yönetmenler arasında)
6 Biz Ne Bilebiliriz ki: Tavşan Deliğinden Aşağı (geçen yıl ilki gösterilen filmin bu yıl ikincisi huzurda. Kuantum fiziğini gündelik hayata nasıl uygularım diye merak eden kaçırmamalı)
6 Aşkın 4.6 Milyar Yılı (Japon yönetmen Takashi Miike’den David Lynch’e öykünen gizemli/cinayetli ve erotik bir tutku hikayesi. Yazmakla olmuyor, izleyin işte).
Ev partisi yap mahalleli ayaklansın
Cumartesi gecesi bir arkadaşımın Tünel’deki evinde verdiği partisine gittim.
Ama parti dediysem, hani o "içkini kap gel, evde partiliyoruz" türünden basit bir hadise değildi bu parti. Kapıda güvenlik görevlisi vardı. Görevlinin elinde ise davetli listesi.
Ayrıca içeride profesyonel dj çalıyordu. Bir içki firması içkilere sponsor olmuştu.
Kısacası parti hayli profesyonel hazırlanmıştı. Ev sahibinin canı istemiş, vakti/nakti varmış ve uğraşmış işte...
Gelelim sadede... Ben kapıdan girerken birtakım pijamalı mahalle sakini toplanmış partiyi protesto ediyordu. "Burası aile semti" filan diye bağırarak...
Oysa müzik yüksek değildi şikayet edilecek kadar.
Gerçi mahalle sakininin derdi bu değildi. Bir ahlaksızlık sezmişlerdi işte.
Özetle: İlk kez bir ev partisinin de protesto edildiğini görmüş oldum bu memlekette.