Daha dün gibi, "Of Of"la hoplayıp zıpladığımız şuursuz geceyarıları. Ama işte zaman miş’li geçmişe dönmüş ve Gülşen yeni albüm çıkarmış bile.
"Yurtta Aşk Cihanda Aşk" adındaki bu albümü birkaç kere dinledim, henüz sevemedim ben.
Hep duyduğumuz melodilerin bir karması gibi geldi. Ama takılmıyor mu bazı şarkılar dile, evet takılıyor o ayrı. Çünkü alışkınız bu melodik kodlara. Uhu gibi yapışıyor işte.
Bu arada albümün kartonetindeki bazı sözcükler, tıpkı Gülşen’in yeni (marka) ismi Gulshen gibi, yarı Türkçe yarı İngilizce. Niye böyle anlamadım gitti.
Bakınız işte örnekler: ProductionAsistan, Proje Executive Director, Tasarım Designer.
Reklamcıların konuşma tonundan mevzuyu kapatalım: Çok *terıbıl bu ya!
*Terrible (terıbıl diye okunuyor): Korkunç manasında...
Şikayet kutusu
Her gidilen mekandan mutlu mesut ayrılınmıyor ne yazık ki. İşte bu mail de "mutsuz"lara bir örnek. Eğer sizin de varsa benzer şikayetleriniz, beklerim. Bu dükkanda -arada bir- şikayet kutusu açmak farz oldu çünkü.
"Eşimle gitmek üzere Coco a Gogo’da rezervasyon yaptırdım. Web sayfasındaki formunu doldurdum, ama yanıt alamayınca telefonla teyit ettim. Neyse, akşam gittik. Menü geldi. Sitede gösterilen ve beni cezbeden ’Mezes&Tapas’ kısmı kalkmış meğer.
Neyse dedik, öbür menüden seçmeye çalıştık. Ama sorduklarımızın yüzde ellisi yokmuş. Bir saat sonra aşırı doldu mekan. O kadar ki, kafamı oynatmaya korkuyordum. Her an bir garsonun koluna, bacağına çarparım diye.
Ve Neco çıktı. Müzik güzeldi. Tabii pek göremedik, sürekli garsonlar bloke ettiği için...
En son hayal kırıklığı, hesap istememizle oldu. Hesapta, ’fiks menü çarpı iki, eşittir 270 YTL’ yazıyordu. Garsona ’Biz fiks menü almadık’ dedim. O da, burada böyle olduğunu, bunu rezervasyon yaparken söylediklerini belirtti. Oysa rezervasyon yaptırırken bize söylenmemişti.
’Müdürünüzle görüşelim’ dedik. Ne müdür ama! Müşteriyle nasıl konuşulur, bir bayana nasıl davranılır bihaber. Anlattık böyle böyle diye. Başladı bağırmaya.
Burası böyleymiş, hem Neco’yu dinleyip hem de normal fiyat ödemek olur muymuş. Elbette olmaz. Ama normal yemek parası alınır, üstüne de sanatçıya göre yüzdesi eklenir.
Nasıl çirkin bir tutum anlatamam. ’Bir daha gelmezsiniz olur biter, sizin gibi müşteri istemeyiz’ dendi. İnanabiliyor musunuz? Paranla rezil olmak derler ya, aynen öyle.
Mekanlar müşteriyle kimi muhatap ettiklerine dikkat etmeli."
(Başak Ağbaş P.)
50 yaş ve üzerine şehir atlası
Pazartesi günü "50 yaş ve üzeri için gidecek yer var mı, varsa haberdar edin" diye yazmıştım. Doğrusu gelen maillerin fazlalığına şaşırdım. Bu yaş grubu köşe topraklarını teğet geçer sanmıştım. Yanılmışım. Üşenmeyip yazanların içinden en hoş üç öneriyi sıralıyorum şimdi.
n EMEKLİ OLANLARA TANGO GECELERİ
"Yaşlılar için gidecek yer var mı? Evet, var: Milongalar (tango kulüpleri). Özellikle İstanbul’da her gece bir veya iki milonga gerçekleşiyor. Ben 71 yaşındayım ve 68 yaşındaki sevgili eşimle birlikte üç sene tango dersi aldım. Ama tangonun tadını ancak son altı aydır almaya başladık. Muntazam
ders ve milongalara gitmek bunu sağladı. Gittiğim milongalarda şu ana kadar en yaşlısıyım. 68 yaşında olan bir arkadaşımız var. Sekiz yıl önce tangoya başlamış. Galiba en geç yaşta başlayan ben oluyorum. Vurgulamak istediğim de bu. Yaşlanan, emekli olan ve yeni uğraşlara yönelmek isteyenler için tango, muhteşem. Tango grup dersleri ayda 100 YTL civarında. Milongalarda ise bir ya da iki içki 15 YTL, sinema parası kadar". (Bahadır Refik Mengü)
nBRİÇÇİLERE ORTAKÖY’DEKİ SEFARAD
"Ortaköy’deki Sefarad, özellikle 50 yaş üstü için ideal bir yer. Tam Ortaköy Princess Oteli’nin karşısındaki yolun üzerinde, sağda. Ben devamlı müşterisiyim. Yazın boğaz gezileri yapan aynı isimde bir tekneleri de var. Müşteri profili daha çok kadın/erkek, briç meraklıları ve özellikle 18-21 arasını değerlendirmek isteyen keyifçilerden oluşuyor". (Nur Gençer)
n FRANSIZCA ŞARKILAR VE ŞARAP
"Bebek Yokuşu’ndaki Ambiance Cafe&Bar’ın eşimle beraber sahibiyim. Bizimkisi emekli kahvesi sayılmasa da, 25 yaşın altındakilere pek hitap etmeyecek bir yer. Eşim bir Fransız ve üst düzey yönetici. Ben de aslında göz doktoruyum. Gelen müşterilerimizin çoğu yabancı ve orta yaşta kişiler olduğu için barımızda sık sık Fransızca romantik şarkılar çalıyoruz. Genelde İtalyan veya Fransız şaraplarından oluşan bir şarap menümüz var. Yöneticimiz Lorraine Hanım ise İngiliz, Fransız ve Türk kahvaltılarıyla tanınıyor". (Betül Bouveret)