Paylaş
Yani pek iç açıcı değil.
Artık yeni varyant mıdır, tüm varyantların bir olup saldırması mıdır, influenza mıdır bilmiyorum. Ama hepsinin birden esiri oldum işte.
Hasta olduğumu duyan herkesin en başta şu cümleyi kurması ise çok gıcık: “Salgın var, herkes hasta, hastaneler ağzına kadar dolu.”
Canım benim tamam da, bu ana haber bülteni bilgisiyle ne yapmamı istiyorsun acaba?
“Hı hı, evet” diyorum her seferinde, beş yüzüncü mendille artık antik kent kalıntısına dönmek üzere olan burnumu silmeye çalışırken...
Bir de “Şu ilacı al, bunu da al, çok iyi geliyor” diyenler vardır böyle durumlarda.
İlaç misyonerleri...
“Aldım, işe yaramadı” dersin, “Yok, yok bir daha al, bende çok işe yaramıştı. Hemen ayağa kalkmıştım, sen beni dinle” diye üste çıkarlar.
İyi de bünyeler bir mi? Her bünye kendi içinde orijinal bir serüven yani...
İlaç misyonerlerinin “Sen, beni dinle” diye başlayan cümlelerinin ikinci tavsiyesi ise genelde şu oluyor:
“Ben serum yedim geçenlerde, hemen geçti. Hemen git serum bağlat.”
Evet, güzel Türkçemizde “serum yemek” diye bir tabir var.
Aslında grip olunca gelişen yüksek empatim gereği serumcuları çok iyi anlıyorum, bir an önce normal hayat rutinine ve hızına dönmek istiyorlar.
Gribin süründürücü yanlarını mümkün mertebe bertaraf etmeye çalışıyorlar.
Ben de öyleyim aslında ama seruma da mesafeliyim galiba.
“NEREDEN KAPTIN ACABA?”
Ah lütfen, şunu da unutmayalım:
“Nereden kaptın virüsü acaba” sorusuyla dedektifliğe soyunanları!
“Ne bileyim?” dersin, “Kapmışız işte bir yerden.”
Derken hoop lafı yapıştırıverir karşındaki, “Çok geziyorsun sen, ondan olmuştur.”
Bir anda çok gezip tozmanın yanlış bir şey olduğunu dile getiren feci bir manipülasyona maruz kalmışsındır, heyhat.
“Virüsü nereden kaptın”cılara malzeme vermemek de mühim.
“İki gün önce uçağa bindim” dedim mesela birine.
“Kesin maske takmamışsındır” diye suçlayıverdi beni.
Oysa takmıştım, yanılıyordu virüs dedektifi.
Neyse ki 1-0 öne geçmiştim. Böyle küçük mutluluklar işte...
KOMPLOCULAR HAVA DURUMCULAR
Komplocuları es geçmemek lazım, ki buna yer yer ve orta şiddette ben de dahil oluyorum.
En büyük komplo malum: “O aşıları olduk, durmadan hasta oluyoruz”.
Bu komploların ucu bucağı yok.
“O aşılar”la ilgili olanları ise en popüleri. Elde avuçta kanıt da yok.
Ama insan gripten sürünürken, azıcık da ateş seviyesi yükselmişken tüm komplolara teslim oluyor, orası kesin.
En bayıldığım ise “Hava durumcular”.
Daha “geçmiş olsun” demeden küresel ısınmaya dalabiliyorlar: “Ocak ayındaki havaya baksana. Hava da çok kirli. Hasta olmak normal. Bittik biz. Yağmur da hiç yağmıyor.”
Velhasılı kelam, tüm salya sümük gezenlere, ateşi bir inip çıkanlara selam olsun.
Yalnız değilsiniz desem de, yalnızsınız. Acı gerçek bu.
Hadi kaçtım.
Paylaş