Paylaş
Nonfungible.com’a göre durum fenaydı. Günde ortalama 19.3 milyon dolara ulaşan NFT satışları nisan ayına gelindiğinde 5.5 milyon dolara düşmüştü.
Yani yüzde 70’lik bir düşüşten bahsediliyordu. Sanat dünyası da bu yüksek rakamların sürdürülebilir olmadığını tartışıyordu ki, Türk sanatçı Pak’ın Sotheby’s ve Nifty Gateway işbirliğiyle satışa açılan “Fungible” adlı serisi 16.8 milyon dolara satıldı.
Üstelik sadece iki günde. Açık artırma 12 Nisan’da başladı, 14 Nisan’da kapandı.
Beeple’ın 69 milyon dolarlık Christie’s satışında olduğu gibi 10 gün boyunca vitrinde kalmadı.
Üstelik Pak’ın bu satış sürecinde sürprizleri vardı.
Alıcılara kendi koleksiyonunu oluşturma şansı veriyordu.
Şöyle ki: Fungible serisi altıya ayrılmıştı. The Cube, Complexity, Equilibrium, The Builder, The Switch ve The Pixel.
The Cube’da yer alan dijital küpleri ister bir, ister bin adet satın almak mümkündü. Böylece alıcılar sahip oldukları toplam küplere bağlı olarak farklı bir NFT setine sahip olabiliyordu.
Karışık mı? Evet biraz, ama bununla da bitmiyor.
Tüm koleksiyon aynı zamanda şu iddialı cümleyle tanıtılıyordu:
“Değer anlayışımızı yeniden tanımlayan yeni bir dijital sanat koleksiyonu.”
Pak’ın yapmak istediği alıcılara şunu sorgulatmaktı:
Değer ne demektir ve bu otoritesini nereden alır?
Pak’ın alıcılarına meydan okuduğu bu alt metin ne kadar yerini buldu, önümüzdeki günlerde belli olur diye düşünüyorum.
Ama şu bir gerçek: 20 yıldır dijital sanat dünyasının içinde olan Pak, artık bu alana ismini altın harflerle, üstelik Beeple gibi sadece bir “çok satan” olarak değil, sürprizleri ve oyunları bitmeyen yenilikçi vizyonuyla yazdırdı.
Peki Pak kim? Onu hâlâ bilmiyoruz. Evet, Türk. O kesin bilgi. Keza hâlâ Twitter hesabında Murat Pak yazıyor. Ama o gerçek ismi değil. Pak her yerde “anonim sanatçı” olarak tanıtılıyor.
Keza belki de böylesi ona ayrı bir gizem katıyor.
Tıpkı dijital küp oyunlarında olduğu gibi...
Bol seramik
“Gerçek lüks, yaşadığımız deneyimlerdir: İnsan, insanlarla bağlantılı olan doğa, sessizliğin yeniden keşfi, ustalık ve özgünlük gibi ender görülen her şey!”
Barselona ve İstanbul arasında yaşayan İspanyol sanatçı ve tasarımcı Fran Aniorte’ye ait bu sözler.
Hafta içi Tepebaşı’ndaki Goba Art&Design’da “Mediterráneo” adlı seramik objeler sergisini açan Aniorte’ye kulak verin:
“Mediterráneo 1 yıl önce başladığım bir sanat projesi. Bu projede Akdeniz hakkındaki kişisel vizyonumu, eski kültürlerden ilham alan günlük nesneler ve grafik sanat eserleri aracılığıyla keşfetmeye çalıştım.
İspanya, Türkiye, İtalya ve daha birçok bölgeden popüler el sanatlarında kullanılan hayvanları ve grafikleri stilize edip modern bir çizgiye taşıdım. Bunları Akdeniz’de geçen çocukluk anılarımla harmanladım.
Her parçayı Akdeniz kültürünün referanslarıyla süsledim. Kuşlar, organik geometri, dikenli armutlar, incirler, coşkulu bitki örtüsü gibi...
Çocukken incir ağaçları, kuşlar ve sakin yaşamla dolu bir Akdeniz’de, özgürce akıp gitmiş unutulmaz anılarımı hâlâ saklıyorum. Bu anılar artık sanat formunda bana geri dönüyor.”
Neyin kafası
Maltepe’de bir villada yapılan partiden çıkanlar yüzlerini kar maskeleriyle gizlemiş.
Belli ki böyle bir baskın olacağını tahmin ediyorlardı. Ne olur ne olmaz deyip bu maskeleri edinmişler.
Hazırlık yapmışlar. Sırf eğlenmek uğruna bunca sıkıntıya, üstelik virüs riskine girmeye değer mi yani?
Fotoğrafları görünce “pes” dedim.
Paylaş