İstanbul’un Asmalımescit’ten sonra yükselen son yeme-içme noktası Şişhane’de hareketlilik devam ediyor.
Daha önce yazmıştım. Geçen sezonun en popüler mekanı olan Public’in devredildiğini, Public’in yerine açılacak yeni mekanın aralık ortasında hizmete gireceğini, işletmenin başına ise Muhittin Ülkü’nün geçeceğini... Yeni mekanın ismi ve sahibi o zaman belirsizdi. Şimdi ikisi de ortaya çıktı. Mekanın ismi Spoil olmuş. Sahibi ise Diesel’in Türkiye distribütörü olan Özlenir Giyim’in Yönetim Kurulu Başkanı Tahsin Özlenir’miş. Meğer epeydir yeme-içme sektörüne girmek istiyormuş Özlenir. İki-üç senedir mekan arayışındaymış. Muhittin Ülkü’yle de çok eski arkadaşlarmış. Onunla beraber bu yola çıkma kararı almış. Kısacası gece hayatı yeni bir patron kazandı. Buraya kadar iyi hoş, ama Özlenir’in şu açıklaması pratikte doğru değil: “Mekan açılışı, mağaza açılışından farklı değil.” Oysa mekanla mağaza o kadar farklı şeyler ki. Açtığınız mağazada müşteri sadakatini sattığınız markanın “hazır paket” imajıyla sağlamanız mümkün. Ama mekanda müşteri sadakatini ve memnuniyetini sağlamak çok zor. Hele Türkiye’de... İşin içine “şu masada oturmazsam bir daha bu mekana gelmem” diyen ağır abi işadamı da giriyor, garsonu/barmeni köle gibi gören “her istediğim yerine getirilsin” diye kapris yapan güya eğitimli, kariyer sahibi/görmüş geçirmiş orta ve üst tabaka da... Yanisi şu: Mekan açmakla bitmiyor iş, sonrası önemli olan. Hangi çizgide mekanı açtığınız ve o çizgiyi ne denli istikrarla sürdürdüğünüz...
Ölüm magazini
Hafta başından beri Ceyla Gölcüklü’nün “ölüm magazini”yle yatıp kalkıyoruz. Yok fişi çekilmemiş, hayır aslında hâlâ yaşıyormuş, evet beyin ölümü gerçekleşmiş; herkes bir muamma üzerine konuşup duruyor kendi arasında. Ben de dahil... Böyle olması da normal. Çünkü bu yazının yazıldığı şu dakikalarda hâlâ net bir açıklama yok. Neden ailesi kısa bir açıklama yapıp bu bilgi kirliliğinin önüne geçmiyor? Durumları zor, bizim o psikolojiyi anlamamız elbette mümkün değil. Ama bu kulaktan dolma bilgiler aslında Gölcüklü’nün kendisine/hatırasına daha çok zarar veriyor. Öte yandan bu konuda başından beri en cool davranan Hürriyet oldu. Hemen ilk günden, hiçbir şey net değilken, “öldü” diye haber yapmadı.
Beyin ölümü ve fiş çekilmesi
Ceyla Gölcüklü haberlerinde sürekli kullanılan “Fişi çekildi”, “Beyin ölümü gerçekleşti” şeklindeki kavramlara bir haftadır o kadar yabancılaştım ki... Ne nedir, tam olarak bunlar ne ifade etmektedir, öğrenmek istedim. Çünkü eminim benim gibi birçok insanın kafası karışık bu konuda. İstanbul Cerrahi Hastanesi’nden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Ali Yerdel’le “beyin ölümü” üzerine yaptığım konuşmayı aktarıyorum:
Beyin ölümü tam olarak nedir? Beyin fonksiyonlarının geri dönüşümsüz olarak sona ermesidir. Buna, solunumu devam ettirmek için beynin gönderdiği uyarı dahildir. Ama hastanın kalbi, solunum durduğu halde respiratör dediğimiz solunum cihazı sayesinde atmaya devam eder. Bu cihazın on/off düğmeleri vardır.
Fiş çekilmesi diye tabir edilen durum bu mu? Evet, aynen. Hastanın beyin ölümü gerçekleştikten sonra artık yapacak bir şey yoktur. Bu cihazın “off” düğmesine basıldığı anda, hastanın beyni solunum için gerekli sinyali gönderemediğinden vücut fonksiyonları o noktada tamamen durur.
Peki ya “off” düğmesine basılmazsa? Hastanın yakınları bunu istemezse? Bu başka, hep tartışılan bir konudur. Hastanenin tavrına da bağlıdır. Ama günümüzde süre ne kadar uzatılırsa uzatılsın sonuç aynı. Mesela bundan 10 yıl öncesine kadar Japonlar beyin ölümü gerçekleşmiş, ama kalbi solunum cihazı sayesinde atmakta olan hastaları “ölü” kabul etmiyorlardı. Geleneklerinden dolayı... Şimdi artık onlar da “ölü” kabul ediyorlar.
En bulaşıcı cıngıl THY’ninki
Liste sever meşhur yaşam tarzı dergisi Monocle, aralık/ocak sayısında bir adet “Travel Top 50” listesi yapmış. Bildik bir “şuraya git, burada konakla” listesi değil. Daha çok ayrıntılara odaklı, denenmiş/test edilmiş bir liste. Listenin 18’inci sırasında THY de var. Ama başka bir yönüyle bu kez. Sertab Erener’in seslendirdiği “We Are Turkish Airlines / We Are Globally Yours” var ya. İşte o cıngıl “en bulaşıcı tema şarkısı” olarak 18’inci sıradan girmiş “Travel Top 50”ye.