Galatamoda düne kadar Galata Kulesi’nin etrafında yapılan kendi halinde bir etkinlikti. Neydi derdi?
Sıkış tepiş bir alanda dahi olsa, eski yeni tüm yerli modacıların tasarımlarını daha makul fiyatlarla görücüye çıkarmak... Bir tür modacıların halka inme durumu yani.
Derken bu olay İstanbul dışına taştı.
Üstelik Ankara ve İzmir es geçilip Adana ve Alaçatı’da yapıldı.
Ve şimdi de yenilenen haliyle Akaretler’de boy gösteriyor Galatamoda.
Önceki gün hafif çiseleyen yağmur altında, geniş kaldırımlara sıralanmış tasarımcı çadırlarındaki ürünlere göz gezdirdik.
Her zamanki gibi daha çok kadınların ilgisini çekecek şeyler var.
Erkekler için tasarlayan pek az.
Bu eksiklik haricinde -ki bu da Galatamoda’nın sorunu değil- Akaretler’in yeni versiyonuna hareket getirmiş bu mini sokak etkinliği.
Pazara kadar devam edecek, yolunuz düşerse gidip görün.
Yalın’ın yeni evi
Galatamoda’nın açılışı şerefine bir de parti verdiler W Otel içinde.
Tasarımcıların hepsi oradaydı. Her zamanki gibi Ezra-Tuba Çetin kardeşleri tanıyamadım. Şuursuzluk hiper vaziyette...
Yalın da oradaydı. Meğer Akaretler’deki o sıra sıra evlerden birine taşınmış. "Evimden buraya yürüyerek geldim, şahane bir şey" diyordu.
Genelde bizim şarkıcılar pek böyle şehir içinde yaşamazlar.
Şehir dışına atarlar kendilerini. Göksu Evleri’ne, Beykoz Konakları’na, Zekeriyaköy’e filan... Sonra oralarda ilham beklerler.
Oysa ilham sokakta. Klişe ama öyle. Yalın doğru tercih yapmış yani.
Bu arada Yalın 28 Kasım’da yapılacak Marka Konferansı’na da konuşmacı olarak seçilmiş. Geçen yıl Lara Fabian konuk olarak katılmıştı. Fabian’ın konserlerde seyirciyi nasıl avucunun içine aldığına orada tanık olmuştum. Bakalım Yalın nasıl bir konuşma yapacak? Meraktayım...
Su’ya yazık yahu
Su kim mi? Pınar Altuğ’un doğacak bebeğinin adı.
Niye yazık çocuğa? Şöyle yazık: Pınar Hanım pek yakında tv8’de her gün yayınlanacak bir programa başlıyor. Yanı sıra "Çocuklar Duymasın" dizisinin yeni versiyonunda oynayacak ve ne olacak? Tabii ki dizide doğuracak! Rol gerçek olacak ya da gerçek hayat rol. Karmakarışık.
Birol Güven cin tabii. Truman Show’laştıracak işi. Reyting uğruna, şu uğruna, bu uğruna...
Oysa düne kadar, Umut Elçioğlu olayı patladığında hiç de arkasında durmamıştı Pınar Altuğ’un.
Ama işte dün dündür, reyting reytingdir, bu akan su pek kıymetlidir.
Orası öyle de, ben Pınar Altuğ’un Su Bebek’e bu eziyeti nasıl reva gördüğünü anlayamadım. Hem tv programı hem dizi çekimi, hani banane ama, bir bebeği bu kadar alet etmek her şeye. Bilmiyorum, bilemiyorum...
Pelin Batu’ya "ruhsal" sorular
Pelin Batu meğer ruh çağırma seansları yapıyormuş.
Bir keresinde Atatürk’ün ruhunu çağırmış, "Memleketin hali ne olacak" diye sormuş, sonra yetmemiş Mozart’ı çağırmış.
Ardından da Marie Antoinette’i... Ona da sorular yöneltmiş.
Ruh Marie dobra dobra yanıt vermiş.
Merak ettiğim şeyler var tabii.
1. Ruhların yanıtları sözlü mü yazılı mı yoksa başka bir ifade biçiminde mi geliyor?
2. Bu ruhlar her çağırana geliyor mu? Yoksa basın danışmanı ruhları mı yolluyorlar açıklama yapsın diye? Düşünsenize, dünyanın dört bir yanından talep vardır bu isimlere. Başa çıkılmaz. Habire önüne gelene konuş dur. 3. Ruh çağırmak telefon çaldırmak gibi mi? Çaldırır çaldırmaz açıyor mu karşıdaki? Yoksa bekletiyor mu, meşgule mi alıyor? Telesekreter çıktığı oluyor mu? Ya da sonradan "buyrun beni aramışsınız, pardon çağırmışsınız" diye aniden geldiğinde ruh, "Dönücem ben size, şimdi başka ruhla seanstayım" yanıtını mı veriyor Pelin?