Paylaş
Ama kabul edelim ki tatsız bir şekilde!
Çünkü Beyoğlu’nda sadece iki sinema arasında mekik dokunabilecek: Atlas ve Beyoğlu Beyoğlu.
Malum, artık Emek yok Sinepop da...
Beyoğlu Beyoğlu’nun sonu ise belirsiz ve acilen bakıma ihtiyacı var. Pera Müzesi Salonu alternatiflerden biri, ama orada çok az film gösteriliyor.
Nişantaşı City’s ise iki salonunu birden açarak yine cömert davranmış festivale. Önemli bir festival kitlesi o tarafa kayacaktır...
Yeri gelmişken soralım: Fitaş sinemaları neden film festivaline kapılarını açmıyor?
Bu soru günün muamması olarak kayda geçsin!
Festivalin nasıl başladığına gelince... O notları da hızlıca aktarayım:
GEVŞEK AÇILIŞ!
- Lütfi Kırdar’daki açılış gecesine ilgi yoğundu. Hatta o kadar yoğundu ki, birçok yabancı konuk balkonda zar zor yer bulabildi. Çünkü içeriye girmek çok kolaydı. Davetiye soran pek azdı. İKSV’nin böyle bir açılış gecesini daha sıkı kontrol etmesini gerekirdi. 32. kez düzenlenen bir festivale böylesi bir gevşeklik hiç yakışmıyor.
LALE BELKIS ETKİSİ!
- Her yıl olduğu gibi açılış gecesi hızlı ve dinamikti. Hele Lale Belkıs’ın sahnedeki konuşması sırasında yer gök inledi. Belkıs, yıllarca oynadığı kötü kadın rollerinden dem vurdu ve sonra dedi ki, “Oysa o kadınlar kötü değildi, dik başlı, ayaklarının üzerinde duran kadınlardı.”
Salondaki kadınların ve onları seven erkeklerin alkış kıyameti görülmeye değerdi.
- Bir başka alkış kıyamet Emek Sineması protestosunda yaşandı. Ama işte çok geç, Emek gitti bitti. Yazık oldu.
HANDE’NİN İTİRAFI!
- Hande Ataizi’nin Mum Kokulu Kadınlar itirafı pek güzeldi: “O filmle çok ödül aldım, ama sonra çok iyi bir şey yapamadım.” Eh, Hande kendi durumunu böyle şahane bir şekilde ti’ye aldığına göre yakın zamanda iyi bir filmde oynamalı artık diye düşünüyorum. Çünkü zamanı geldi.
GAY KABİN EKİBİNİN ŞOVU
- Gelelim açılış filmine: Almodovar’ın son filmi “I’m So Excited (Aklımı Oynatacağım)”, gerçekten de yönetmenin dediği gibi hafif ötesi bir komediymiş. Çok komik sahneleri var. Özellikle gay kabin ekibinin dans şovu tam bir klasik. Ama film bir yerden sonra akmıyor sanki. Durağanlaşıyor. Onca renkli karakterine ve şok, şok sahnelerine rağmen.
AFİŞ SEVİLMEDİ!
- Son olarak söylemeden bu su durmaz:
Bülent Erkmen’in, “uykusuz bir gecede açık bir gözün aslında bakıp da göremediği şey aslında sinemadır” diyerek temalandırıp önümüze koyduğu film festivali afişini şu ana kadar beğenen pek çıkmadı.
Çünkü açılış gecesinde afişin de dedikodusu yapıldı.
Ve itiraf edelim, birçok insana afiş aslında ölümü çağrıştırdığı için Erkmen’in işi sevilmedi.
Yeni şeyler
YENİ İKİLİ: DERYA-FERHAN ŞENSOY
Şu sıra bu iki kız kardeş konuşuluyor. Hem yaptıkları işlerle (tiyatro ve tasarım) hem hızlı sosyal hayatlarıyla hem de Trendsetter’a verdikleri pozlarla gündemdeler...
YENİ DJ: ÇAĞIN KULAÇOĞLU
Perşembe gecesi W Lounge’da benim ev sahipliğini yaptığım Skype’a Gel partisinde bir ara DJ kabinine geçti ve ortamı gayet iyi ateşledi. Hande Yener’in oğlu Çağın’ın adını ileride daha çok duyacağız gibi.
YENİ ANLAYIŞ: I’M THE BEST ALAYINA REST!
Evet yeni anlayış bu! Müthiş özgüvenli olmak/öyle görünmek, azıcık kibirli çokça da kimseleri beğenmemek, en iyisinin kendisi olduğunu düşünmek ve dünyanın geri kalan kısmına bu nedenle bol bol acı çektirmek. O yüzden bu ilginç anlayışın özeti bu ya: “I’m the best alayına rest!”
Paylaş