Caddebostan AFM’ye David LaChapelle’in "Rize"ını izlemek için gittim. Cidden devasa bir yer burası.
Salonlar da öyle, Emek Sineması’nın 2006 versiyonu gibiler. Ama tabii az film gösterildiği için burada, festival ruhu pek yok.
"Rize"a gelince: Figürlerini her gün değiştirdikleri agresif danslarla (stripper ve krumping) yeni bir akım yaratan L.A gettolarındaki siyahi gençlerin belgeseli; kan kaynatıcı, yürek hoplatıcıydı. Şu söz de aklımızdan çıkmadı hani: "Bizimki getto balesi!"
Cumartesi günü AFM Fitaş girişindeki güvenlik kuyruğu sokağa kadar taştı. Neden bu kadar yoğun bir günde daha fazla güvenlik görevlisi koymazlar ki?
HANGİ ÜNLÜ TRANSAMERICA’YI İZLEDİ?
Transamerica’daki Felicity Huffman harikaydı. Ses tonuyla, mimikleri ve önüne eklenen "cinsel organıyla", tam bir transeksüel gibiydi beyazperdede. Bu arada filmi Hande Ataizi de bir kadın arkadaşıyla beraber izledi.
!f İstanbul sayesinde şahane bir kadın daha keşfettim: Miranda July. Hem yazıp hem yönettiği, bir de üstüne başrol oynadığı filminin adı July’nin, "Ben, Sen ve Diğerleri". Öyle bir film ki bu, içinizi serinletiyor, naneli limonata gibi bir şey.
Miranda July, Emily Watson gözlerine sahip (kocaman ve dik dik bakan şaşkın gözler). Cannes ve Sundance’de ödüle boğulan filmden sonra July, "Bağımsız sinemanın yeni kraliçesi" ilan edilmiş bile (Kaçıranlar için film 25 Şubat 21.30’da tekrar gösterimde).
Ve bugünün gidilmesi elzem filmleri: Madonna’nın yeni yaşam tarzını anlatan "Sana Bir Sır Vereceğim" ve10 yaşındaki hiperaktif kız kardeşinin "Hadi git şehre ve seks yap!" öğüdünü dikkate alan 18’lik gencin hikayesini anlatan "Şeker".
Özçelik ve Mutlu’nun Cavo Paradiso’su
Pazartesi günkü Hürriyet’te yayınlandı. Gökhan Demirkol’un avukatı, "Mykonos tatilinde çekilmiş ilginç görüntülerine ulaştık" diye manalı konuşunca, Mehmet Mutlu Mykonos’taki Cavo Paradiso’da çekilmiş fotoğraflarını göndermiş gazeteye.
Özçelik ve Mutlu çiftinin gittiği Paradise Beach içindeki Cavo Paradiso’ya geçen yaz gittim ben. Öğleden sonra 16.00 gibi müziğin volümünün yükseldiği, ön kısmı fil şeklindeki slipiyle dazlak bir adamcağızın her gün kalabalığı coşturduğu, sonra da herkesin birbirini havuza atıp eğlendiği deli dolu bir yer C. Paradiso.
Bir de "çıplaklar kampı" meselesi var, herkesin yanıldığı. Mykonos’ta çıplaklar kampı diye hususi bir alan yok. İstenilen her plajda soyunup dökülünüyor!
O yüzden şimdiden uyaralım: Adaya gittiğinizde sakın ha, "Abü, nerede çıplaklar kampı?" diye sormayın.
Gülerler.
Gece, melek ve farklı cemaatler (2)
Pazartesi parti kuşlarıyla geçen bir gece özetlendi, şimdi de sıra rock cemaatiyle geçirdiğim gecede.
Buyrun, lütfen önden buyrun...
"BAP BAP ŞUBAPBAP"IN CİNSEL MANASI
Vega’nın Babylon’da çıktığı geceye zıplıyoruz bugün. Hemen söylemeli, grubun performansı çok iyiydi. Hem vokaldeki Deniz’in tatlı tatlı "Bu böyle söylenmez ama" deyip sonra da yazdığı şarkı sözleriyle ilgili birtakım itiraflarda bulunması hem de Vega’ya sadık kalabalık: "Yürüyordun Beyoğlu’nda, aşkımızdan bihaberdin" diye zıp zıp zıpladı çoğunluğu 30’luk gençler, helal olsun.
Deniz’in şarkı sözü itirafına gelince. "Yalnızca ben, yüzlerce sen" adlı şarkının nakaratı müstehcen olmaya doğru ilerleyince Deniz de orayı "bap bap şubapbap" olarak yuvarlamış ("Yorulunca azalsan ve benim olsan / Biraz konuşsak sonra da bap bap şubapbap").
ANKARALI GRUPLAR HER YERDE
Rock cemaatinde ilerlemeye devam. Line’da yeni bir grup keşfettim. Evet, onlar da -son zamanlardaki birçok grup gibi- Ankaralı. Grubun ismi Gece.
Vokaldeki Can’ın, Göksel gibi nereye baktığını kestiremiyorsunuz bazen. O yüzden "Niye bana bakıyor dik dik" diye diklenmeyin hemen.
Rock cemaati aslında Line, Mojo ve Hayal Kahvesi arasında mekik dokuyor. Ve genelde "aile" gibiler. Mesela çoğu zaman Mor ve Ötesi’nin Harun’u, Kargo Koray, Aylin Aslım bir araya gelip eğleniyorlar. Şebnem Ferah dakatılıyor onlara.
Teoman bu anlamda daha "bireysel", hiçbir cemaate ait değil.