Paylaş
Evet, üzerime bir imaj yapıştırılmaya çalışılıyor. Bunun için söyleyecek özel bir şeyim yok. Herkes hak ettiği kadarını yaşıyor. Ayrıca yeri geldiğinde bir ünlü de tepki gösterebilir. “Sen sanatçısın, düzgün duracaksın” diye bir şey yok. E oldu, o zaman gel yakama yapış!
Bu tarz hakaretleri daha önce de yaşadım. Görünür kıvama geldikten sonra daha zor olmaya başladı. Ama bunu dile getirmeyi, Ermeni ya da Kürt adını kullanmayı sevmiyorum. Ajite etmeyi de... Bu şekilde kendimi mağdur göstermek istemiyorum. Çünkü televizyonda her gün ırkla alakalı bir sürü muhabbet oluyor ve insanlar sıkıldı bu konuşmalardan. Bir de konuştukça o nefret bana dönebilir. Yani eğer devamlı Ermeni kimliğiyle ön planda olursam... Hrant’ın tüm gecelerinde bulundum. Ama o konuyla ilgili şarkı yapmam, çünkü politik bir konuyu müziğimde kullanmam.
SAMSUN’A İSTEMEDİLER ELAZIĞ’DAN KOVULDUM
Hrant’ın öldürülmesinden iki gün sonra Samsun konserim vardı. “Gelmeyin iptal edin” dediler. “Gitmezsek daha kötü olur” dedim. Gittik, bizi Ülkü Ocakları karşıladı! Salonda dört bin kişi vardı. Dışardaysa sadece yüz kişi protesto ediyordu. Gitmesem o dört bin kişinin kafasında soru işareti yaratmış olacaktım.
Kovulduğum şehir de oldu, Elazığ. Orada bir komiser vardı: Bütün belgelerimiz olmasına rağmen izin vermedi konsere. “O zaman öğrencilere açıklamayı siz yapın” dedim. Yaptılar ve yuh sesleri yükseldi. Ortalık çorba oldu.
İZMİR’DEKİ OLAY TACİZ MESELESİNDEN ÇIKTI
İzmir’deki meseleye gelince… Her gittiğim yerde fanlarımı tanırım. İzmir’deki konserde de fanlarımın olduğu yerde biri vardı. Paso taciz ediyordu kızları. Konserin sonuna doğru artık iş cıvıttı. “Sen” dedim, “Gel buraya, ne yapıyorsun?” Gümledim orada. Meğer mekân güvenliğinin arkadaşıymış o şahıs. O da sonradan şantaj yaptı bana. Para istedi. Bu tip olaylar neden beni buluyor diyor muyum? Yoo, demiyorum. Beni bulacak zaten! Tipim, tavrım, tarzım, şeklim şemalim, yaptığım müzik dolayısıyla buna hazırlıklıyım yani. Çocukluğumda da böyleydi. Okula girdiğim zaman herkes bakardı. “Bu içeri giren nedir?” oluverirdi insanlar.
ALKOLDE 24 YAŞ SINIRI PLANLI!
İnsanlar alkol konusundaki hassasiyetlerinde haklı. Kimse benim tercihlerime kota koyamaz. Ya da bunu yaparken “senin iyiliğin için yapıyorum” kisvesini öne süremez. Muhafazakârlaştırma hamlesi var tabii. Ama kademeli. Bir parti yüzde 50 oranında oy almış. Bir de yüzde 50 oranında diğer taraf var. Bu yüzden her istenilen anında yapılamıyor ve kademeli olarak harekete geçiliyor. Mesela 24 yaş sınırı insanların ayağını eğlence hayatından çekmek üzere planlanmış bir matematik! Çünkü 24’ünden sonra insan artık hayat mücadelesine girer. Eskisi gibi rahat hareket etmez. Bu yüzden bir süre sonra mekânlara az insan gidecek ve bizim de seyircimiz azalacak.Minimalleşmek zorunda kalacağız.
SOSYAL MEDYA ASKERİ BİR PLATFORM
Şu an kullandığımız sosyal medya ve internet aslında askeri platform! Çünkü bizi kayıt altına alıyorlar. Söylediklerimiz, yaptıklarımız, çekildiğimiz fotoğraflarla... Her bilgiye herkes sahip. Kendimizi deşifre ediyoruz. Askerin kullandığı materyal bu.
Geçen hafta şehrin özeti
HANDE ATAİZİ
Bağımsız Filmler Festivali kapsamında Beyoğlu Fitaş’ta gösterilen James Franco ve Travis Matthews imzalı gay filmi ‘İç. Leather Bar’ filmini izledi. S&M ve pornografik sahneleri de olan filmin sonunda Ataizi yanındaki arkadaşıyla uzun uzun James Franco’nun ‘sanatsal ve gay derdi’ni konuştu.
MELTEM CUMBUL
Karaköy Sumahan’da Telgraf dergisi ve Ketel One’ın düzenlediği ‘Love Marilyn’ partisine eşi Alican olmadan katıldı. Partide dilden dile dolaşan dedikodu, Cumbul’un eşiyle kavga ettiği ve moralinin bozuk olduğuydu.
ÇAĞLA CABAOĞLU
Nişantaşı’ndaki galerisinin 13. yılı şerefine bir yemek daveti verdi. Füsun Hattat, Günseli Kato, Cem Büyükhanlı, İsmet Doğan, Murat Evliyaoğlu gibi isimlerin katıldığı yemekli partide bir ara Murat Evliyaoğlu’nun (artık muhabbet nereden çıktıysa) 48 numara ayakkabıları espri konusu oldu.
Paylaş