Paylaş
Bu yanma tutkusunu, yaz-kış bronz kalma çılgınlığını pek anlayamıyorum.
Bu tutku nedeniyle solaryumdan çıkmayanları, solaryum takıntısı had safhada olanları... Neden ten rengini kendi haline bırakamıyoruz ki? Beyaz kalmak da pekala seksi bir durum.
İlla dibine kadar yakmak gerekmiyor vücudu. Yakınca işte Süreyya ve Tugay gibi fena görünebiliyorsun. Nitekim Süreyya ile Tugay biraz daha yansalarmış, Elm Sokağı’nın Freddy’si gibi olabilirmiş yüzleri.
Fantezisi bile ürkütücü...
Bonomo’nun başına gelenler
Önceki gün Can Bonomo’nun Eurovision yarışmasından çıkartıldığı iddiaları internet sitelerinde yayılınca hepimiz şaşırdık. Neyse ki Bonomo ve TRT tarafından bu iddialar kısa süre sonra yalanlandı ve böyle bir şeyin olmadığı söylendi.
Yine de ortada tuhaf bir durum var. İlk kez bir Eurovision yarışmacısı için bu tarz “yarışmadan çıkartıldı” haberleri çıkıyor.
Bu haberlerin çıkmasında “Bonomo eşittir Yahudi” algısının sıkça körüklenişinin payı olsa gerek.
Bakalım Eurovision’a gidene kadar Bonomo daha nelerle karşılaşacak?
CEO sordu, yanıtım bol seçenekli oldu
Perşembe gecesi bir grup gazeteciyle beraber Mey İçki’nin CEO’su Galip Yorgancıoğlu’nun verdiği yemek davetindeydik.
Ortaköy Radisson Oteli’ndeki yemekte şefin özel olarak hazırladığı içinden Smirnoff geçen yemekler sunuldu.
Yemek sırasında bir ara Yorgancıoğlu bana dönüp, “Türkçe çalan yerler hariç şu anda en iyi kulüp hangisi?” diye sordu.
Bu tarz “en iyi” sorularıyla karşılaşınca hiç liste insanı olmadığımdan önce bir afallıyorum.
Çünkü bana sorarsanız, “en iyi” diye bir şey yok.
Döneme göre “en popülerler” var sadece.
Ve şu anda her yaş grubuna ve tarza göre en popüler kulüp anlayışı bir hayli değişiyor.
18-30 yaş arası için en iyi kulüp deyince akla Anjelique geliyor hâlâ. Ve gecenin bir yarısından sonra Supper Club.
30 ve yukarısı için yıllardır çizgisini koruyan Nu Pera ve onun hemen yanında açılan Rehab, şu sıralar en popüler.
Bir de gecenin belli bir saatinden sonra kulübe dönüşen restoranlar var. Onları hangi kategoriye koyacağız? Mesela Bird. Ayrıca bulunduğu lokasyonla getirdiği bohem ambiyansla birlikte sessiz sedasız kendi tarzını/kitlesini yaratmış kulüpler de var.
Mesela Cihangir’deki Mini Müzikhol, Sıraselviler’deki Kiki, Beyoğlu’ndaki Skandal! gibi.
Yorgancıoğlu’na aynen böyle özetledim durumu.
Ve hâlâ en iyi kulüp neresidir bulabilmiş değilim.
Blue Jean 25 yaşına basmış
Blue Jean perşembe gecesi Roxy’de 25. yaşını kutladı.
Model, Gripin ve Can Bonomo’nun sahnesi eşliğinde.
Ve bu doğum günü partisi sayesinde Blue Jean’li anılar üşüştü belleğime. İşte o anılardan bir demet:
Blue Jean demek her sayıda 12 adet verilen ünlü şarkıcı ve grupların çıkartmalarını oraya buraya yapıştırmak demekti.
Blue Jean demek yine o ünlü yabancı şarkıcıların koca koca posterlerinin derginin ortasından çıkması demekti.
Ve o dev posterlerin yapıştırıldığı duvardan zırt pırt düşmesi...
Üstelik bunun çoğu zaman sen uykudayken olması... Ve “haşırttt” diye ürkünç bir ses çıkarması...
Blue Jean demek derginin her sayısında verilen şarkı sözlerini kesip saklamak demekti. Eh, çünkü o dönem google’yacağın ortamlar yoktu azizim...
Blue Jean demek aynı zamanda popüler olan demekti. Şimdiki gibi alternatif olana bu kadar göz kırpmıyordu dergi.
O yüzden Samantha Fox ve Sabrina’nın memeler fora kapak fotoğrafları, bir dönem erkek ergenlerinin rüyalarını sıkça süslemiştir muhtemelen.
Paylaş