Bundan 15 gün önce, "yeni bir internet fenomeniyle karşı karşıyayız galiba" demiştim ve striptiz yaptığı videosunu internette satışa çıkaran Maskeli Aylin’i anlatmıştım bir yazımda.
Dediğim çıktı, hatta fazlası bile oldu. Aylin dile düştü, her köşe bucağa haber oldu. Bu arada ilginç gelişmeler oldu tabii. Aylin önce "fazla komisyon istiyor" diyerek e-bay’den videosunu çekti. Sonra da blog’dan resmi internet sitesine transfer etti kendini.
Daha çok fotoğraf ve görüntüye ulaşmak isteyenler için şifreli mail grupları bile oluşturdu. "Sürprizlerim devam edecek" dedi ve son olarak maskeli Aylin’in aslında transseksüel olduğu iddia edildi (eğer öyleyse, bu mevzularda sürekli fikir beyan eden golfçü beye danışmak lazım).
Neyse, Aylin de bu iddiaya yanıt olarak "eteksiz" bir video çekeceğini ilan etti!
Ha bir de, cinsellik ve politika üzerine fikirlerini beyan edeceğini...
Doğrusu bu iş nereye varacak, nasıl sonuçlanacak, merak ediyorum. Ve diyorum ki: Aylin, artık yeterince ünlü olduğuna göre ortaya çık ve maskeni çıkar.
Böyle videolarla, fotoğraflarla bu iş nereye kadar sürecek? İnsanlar bir-iki hafta sonra sıkılmayacaklar mı?
Mesela ilk iş, Seda Sayan’ın sabah programında bir çakkıdı dansı yapabilirsin, malum ekose etekle.
En az Armağan’ın oryantal şovu kadar ilgi çekeceğine eminim.
Olmadı, buzda patinaj yapanlar arasına katılabilirsin, bütün o ahı gitmiş (vahı kalmamış) ünlümsülerden daha çok ilgi çekeceğine eminim. Ya da Lucca’da sergilenebilir videoların. Kışkırtıcı bir enstalasyon olur.
Zeynep Tunuslu mesela, en son leopar desenli ayakkabısını, birkaç gece kıyafetini filan sergiledi orada. Hani neden olmasın?
Yeter ki maskeni çıkar, bu Zorro-girl halinden sıkılındı nitekim. "Pöf" diyorum kısacası.
Kitap mı filmi mi?
Little Children hakkında yazdığım yazı üzerine Bennu Gerede mail atmış. Filmde aradığını bulamadığını belirtmiş. Çünkü Bennu, filme konu olan kitabı 2004 yılında okumuş ve çok etkilenmiş.
Kitaptaki tutku ve mizahın filme yansımadığının altını çizmiş.
Bana da, "Bir de kitabını oku, daha çok etkileneceksin" tavsiyesinde bulunmuş. Farklı düşünüyorum Bennu’yla. Kitapla filmi aynı olmak zorunda değil.
Sonuçta biri kitap, diğeri film. Tamamen farklı dünyalar yani. Aynı şeyi Michael Cunningham’ın "Dünyanın Sonundaki Ev" kitabını okuduktan sonra ben de hissetmiştim. Kitaptan uyarlanan filmi izleyince o kadar etkilenmemiştim. Kitap daha tutkulu gelmişti.
Sorun da belki burada: Kitabını okuduysan, filmini izlemeyeceksin.
O yüzden üzgünüm Bennu, Little Children’ı film olarak sevdim ve kitabını okumak istemiyorum.
Bende böyle kalsın tadı...
Sarıgül’den yanıt
"Yine Nişantaşı, yine sigara şovu" yazısına Mustafa Sarıgül’den yanıt geldi.
Özetle şöyle diyor Sarıgül: "...Kapalı mekanlarda sigara kullanımını tamamen ortadan kaldırma hedefimiz, aynı kararlılıkla devam etmektedir. Bırakınız Nişantaşı ile yetinmeyi, biz tüm Şişli’nin ve Türkiye’nin sigarasız mekanlara kavuşmasını istiyoruz. Ancak bu projeyi yurttaşları da, işletmecileri de mağdur ve mutsuz etmeden yürütmek ve başarıya ulaştırmak arzusundayım.
Çok uzun yıllardan beri devam eden bir alışkanlığı tamamen ortadan kaldırmak, bunu yaparken de esnafımızın olumsuz etkilenmemesini sağlamak takdir edersiniz ki biraz daha emek ve hassasiyet gerektiriyor. Dileğim, dumansız masa uygulamasının, sizlerin de yol göstericiliğinde diğer ilçelerde de hayat bulmasıdır. İstanbul ve Türkiye’nin buna ihtiyacı var."
Sorun da bu sayın Sarıgül, tüm Şişli ve Türkiye sigarasız mekanlara nasıl kavuşacak?
Yanıtınızda temenni var ama somut çözüm önerisi ne yazık ki yok...
Oysa ben, "nasıl olacak bu işler"i sormuştum o yazıda. Tek derdim buydu.