Paylaş
Bodrum’dan arkadaşlarla arabaya biniyoruz. İki buçuk saatlik tıngır mıngır yolculuğun sonunda Marmaris tarafındaki Bonjuk Bay’in kapısının önündeyiz. Kapı kapalı, içeri girmek için zile basıyorum. Ama açan yok.
Bir süre sonra zilin altındaki numarayı arıyorum. Telefonum zar zor çekiyor, hay aksi. Kısa bir beklemeden sonra kapı önümde açılıyor.
Ve işte artık dış dünyadan tamamen izole, sıra sıra palmiyeleriyle göz kamaştıran, kulaktan kulağa konuşularak son üç yılın en popüler bohem plajı olmuş Bonjuk’tayım.
Ya da bohem köyü mü desem?
Buraya son gelişimi hatırlıyorum: 2010 yılıydı, karavanla gelmiştim.
Hani bu köşede de uzun uzun yazdığım dokuz günlük karavan seyahati dolayısıyla...
O dönem karavancı ve yazlıkçıların uğrak yeriydi, o zamanki sade adıyla, Boncuk Koyu. Doğası, denizi yine nefisti ama bakımsızdı.
BAZI YAŞAM KURALLARI
Şimdi gördüğüm ise başka:
Bakımlı, kendine gelmiş,
canlanmış.
İçeri girdikten kısa bir süre sonra Bonjuk çalışanlarından Berna yanımıza geliyor. Bizi kısa bir tanıtım turuna çıkarıyor.
Bu mini tur daha önce buraya gelmemiş olan herkese yapılıyormuş.
Tur esnasında Bonjuk’a dair yaşam kurallarını öğreniyorum.
Misal: Burada garson yok. Kumsala bardağınla gidip keyif yapsan bile o bardağı yine kendin geri getiriyorsun. Orada bırakmak yok.
Vejetaryen ağırlıklı yemeğin bittikten sonra tabağındaki atıkları ayrı çöp kutularına yine kendin atıyorsun.
Yemekler de aynı anda, iki uzun masada hep beraber yeniyor.
Yemek saatinin geldiğini ise gong çaldığında anlıyorsun.
RUH HALİNE TİPİK BİR ÖRNEK
Tur bittikten bir süre sonra yanıma ansızın bir kadın gelip “Voleybol oynar mısın?” diye soruyor, gayet sevecen.
“Voleybolla hiç alakam yok” diye yanıt veriyorum, azıcık domuz.
Kadın, “Ben de pek anlamam, kafamıza göre oynuyoruz” diyor.
Ama yok, beni ikna edemiyor.
Bu diyaloğun Bonjuk’un ruh haline tipik bir örnek olduğunu sonradan anlıyorum.
Herkes herkesle pat diye tanışıyor. Doğal, direkt.
Belki şehirdeki bir mekanda birbiriyle tanışmakta zorlanacak olanlar, burada tüm duvarlarını peş peşe kaldırıp rahatlıyor.
BİR GÜN NASIL GEÇİYOR
Peki Bonjuk’ta bir gün nasıl
geçiyor?
Katılmak istersen yoga, meditasyon ve çeşitli atölye çalışmalarıyla... Akşama doğru o efsane günbatımını izlemekle...
Ve tabii gece olunca DJ eşliğinde partilemekle...
Bazen partiler sabah 9’a kadar sürüyormuş ama ben orada kaldığım sürece pek öyle çılgın bir hâl
görmedim.
OLİMPOS’UN DEVAM FİLMİ GİBİ
Unutmadan: Bonjuk buraya gelip konaklamak isteyenleri referansla seçiyor. Yani daha önce Bonjuk’ta kalan bir tanıdığın varsa onu referans göstererek rezervasyon yapıyorsun.
Ama en baştan beri buranın müdavimi olan biriyle konuştuğumda, referans sisteminin eskisi gibi işlemediğini söylüyor, “Artık herkesi alıyorlar” diye şikayet ediyor.
Aslında Bonjuk’ta yaratılmaya çalışılan şey bir komün köy havası.
Bir tür, Leonardo DiCaprio’nun oynadığı “The Beach” filminde olduğu gibi. Ortak paylaşımın, rahatlığın ve “iyi enerjinin” altının sürekli çizilmesi bundan...
Bu ruh hali 90’lı yılların sonunda Olimpos bungalovlarında, daha sonra onun daha küçük bir versiyonu olan (yine aynı civardaki) Sundance’de yaratılmaya çalışılmıştı. Sonradan, Sundance’i bilmiyorum ama Olimpos bozuldu. Müdavimlerinin yarattığı o ruh halini kendiliğinden kaybetti. Şimdi Bonjuk o bayrağı teslim almış görünüyor.
Bu kadar ilgi görmesi, her gidenin burayı kendine saklamak isteyip “Yabancı gelmesin” hissiyatı taşıması tamamen bundan dolayı...
Buna rağmen, havalı birkaç Instagram fotoğrafı çekmek suretiyle bohemcilik oynayanlar da eksik değil bu ortak paylaşım topluluğunda.
O halde bir temenniyle bitireyim:
Umarım Bonjuk ruhunu korur ve gidişatı bir Olimpos gibi olmaz.
Bonjuk’taki köpekbalığı gizemi
Bonjuk’un alametifarikalarından biri de köpekbalıkları!
Buraya geldiğim andan itibaren sosyal medyadaki takipçilerin söylediği ilk şey zaten buydu: “Aman dikkat, köpekbalıkları varmış o koyda.”
Evet, doğru. Boncuk Koyu, kuzeybatı Atlantik kıyılarından sonra kum köpekbalıklarının en aktif üreme merkezlerinden biri. Kum köpekbalıkları buraya gelip yumurtalarını bırakıyor. Hatta 1 yıl önce dalgıçlar bu köpekbalıklarını görüntüledi. Ama köpekbalıkları neden bu koyu üremek için seçiyor, orası hâlâ muamma. Peki buna rağmen herkes denize giriyor mu?
Evet, çünkü kum köpekbalıkları zararsız.
Bakınız denize -tüm Bonjuk ahalisiyle birlikte- onlarca kez girdim. Herkes hâlâ tek parça, kesin bilgi.
Paylaş