Paylaş
Yaşar Gaga’nın ölüm haberini alınca bu şarkıyı anımsadım.
Çünkü “Unutamam” adlı bu şarkı Gaga’nın 1997’de yayınlanan albümü “Betanova”da yer alan en güzel şarkılardan biri.
Sözleri Pakize Barışta’ya, müziği Aykut Gürel ve Sezen Aksu’ya ait.
Ve Yaşar Gaga bu şarkıyı o kadar hissederek söylemiş ki...
Sanki bir gün ansızın öleceğini hissetmiş gibi.
SEZEN AKSU: BEN KARAR VERDİM, VOKALDESİN
Peki Yaşar Gaga neden şarkı söylemeye devam etmedi?
Bir röportajında şöyle dürüst bir itirafta bulunmuş:
“Sesimi oldum olası sevmedim, çok tiz ve bağırıyormuşum gibi geliyor.”
Belki de bu yüzden Gaga’nın Sezen Aksu’nun vokalisti olma süreci de çok gönüllü olmamış. Nasıl mı?
O günleri yine başka bir röportajda şöyle anlatıyor Gaga:
“Cem Özer’in Laf Lafı Açıyor programını yapıyordum.
Bir gün Sezen, Cem’e laf arasında ‘Haftaya konserim var ama vokalistim yok’ demiş. Cem de ‘Sen erkekte tiz sese bayılırsın, Yaşar diye biri var, tam senlik’ demiş Sezen’e. Ertesi gün Sezen Aksu’nun sekreteri, o da Hande Yener o zamanlar, aradı.
‘Sezen Hanım sizi provaya davet ediyor’ dedi. ‘Hayatımda aldığım en güzel teklif ama kabul edemem. Çünkü ben vokalist değilim ve o işin gereğini yapamam’ dedim.
Beş dakika sonra yine aradı. ‘Söylediklerinizi ilettim ama Sezen Hanım yine de provada bizi izlemeye gelir mi diyor’ dedi. Kalbim küt küt gittim. Sezen Hanım provalarda mikrofonu uzattıkça ben kaçtım. En son genel prova yapılıyordu. Yanına çağırdı önce. ‘Sen bir türlü karar veremedin değil mi?’ dedi, ‘Veremedim’ dedim.
‘İyi, ben senin adına karar verdim, sen artık vokaldesin’ dedi. Ertesi gün sahnedeydim.”
YAŞAR GAGA: BU İŞ BANA GÖRE DEĞİL
Sezen Aksu onun adına karar veriyor ama Yaşar Gaga’nın gönülsüz başlayan şarkıcılık serüveni kısa sürüyor.
“Betanova” albümünü çıkardıktan sonra Sezen Aksu’ya “şarkıcılık yapmayacağını” söylüyor.
Hatta Aksu onun bu kararına çok şaşırıyor. Gaga yıllar sonra bunun nedenini şöyle açıklıyor:
“O yıllarda yeni insanların büyük yerlerde konser verme imkanı sınırlıydı.
Ben de barlarda müşterileri eğlendiren bir insan olarak göremiyordum kendimi.
Yani şarkıcılık yapacak alanım çok kısıtlıydı.
Bir de sabah programlarına falan çıkmak gerekiyordu.
Bir gün durup dedim ki; galiba bu iş bana göre değil. Albüm yapmama kararı aldım.”
“HİÇ SEZEN AKSU’NUN MENAJERİYİM DEMEDİM”
Sonrası herkesin az çok bildiği bir süreç.
Şarkıcılık kariyerini kendi eliyle sonlandırıyor ama Sezen Aksu’dan kopmuyor Gaga.
Öyle ki, ismi artık onunla özdeşleşiyor.
Albüm prodüksiyonlarında, konser organizasyonlarında, medyayla ilişkilerde hep onun adı geçiyor.
Kendinden başka bir Yaşar Gaga doğuruyor.
Ama kendine asla “menajer” demiyor.
Bunu da yıllar sonra bir röportajında söylüyor Gaga:
“Ben hiç Sezen Aksu’nun menajeriyim demedim. Biraz da ayıp bulurum bu lafı. Sezen Hanım’ın yönetilmeye ihtiyacı yok çünkü.”
‘ALAKASIZ ŞARKILAR’ SERÜVENİ
Yıllar geçiyor, bu kez Sezen Aksu’yla aynı hastalığa, cushing sendromuna yakalanıyor.
Çok geçmeden toparlıyor ama bundan sonrasında başka hastalıklar peşini bırakmıyor.
Bu esnada Asmalımescit’teki Off Pera’da “Alakasız Şarkılar” konseptiyle başlayan DJ’lik serüveni onu ölümünden önce kotardığı “Alakasız Şarkılar” albüm projesine kadar getiriyor.
DEVAM ETSEYDİ NE OLURDU?
Hani Gwyneth Paltrow’un bir filmi vardır ya, “Sliding Doors”.
Paltrow’un oynadığı karakter bineceği metroyu saniyelerle kaçırır, haliyle bir sonrakine biner.
Film der ki, “Ya tam tersi olsaydı? Yani binmesi gereken metroyu kaçırmayıp evine zamanında dönseydi ne olurdu?”
İşte film bu iki olasılığı aynı anda verir seyirciye.
Ve fark ederiz ki, bazen saniyeler insanın hayatında büyük değişikliklere yol açabilir.
Yaşar Gaga’nın ölümünden sonra onun hayatına göz atarken işte bunu düşündüm.
Eğer şarkıcılık kariyerine devam etseydi ne olurdu?
Bu olasılığı asla bilemeyeceğiz tabii.
O zaman -yine- “Unutamam” şarkısında yer alan şu sözlerle ona veda edelim:
“Unutamam unutmam, hiç kimseyi hiçbir şeyi ben, ne kendi aşklarımı ne de başkalarınınkini. Ben ne çektiğim ne çekilen acıları unuturum.
Bilhassa eski dostları, bitmeyen sohbetleri.
Birbirimizin hayatlarına, sımsıcak sahici saf dokunuşları...”
Paylaş