Paylaş
Sonra Avşar’ın söyledikleri çığ gibi büyür büyütülür, misal bir Gülben Ergen ona imalı yanıt verir, “Hülya Böyle dedi, Gülben de şunu dedi” diye olay flaş faraş seyirci üzerine bombalanır, böyle tatlı tatlı sanatçılarımız polemikleşirdi.
Magazin eskiden buydu/buymuş. Bir zamanlar Türkiye’de.
Şimdi ise sosyal medya magazini var.
Artık kimse Hülya Avşar’ın Kıyı’dan çıkmasını beklemiyor.
Sosyal medya magazini dediğin şey dedektiflik gerektiriyor.
X-Files’daki elemanlar gibi sürekli kafayı çalıştırman, uzaklara gizemli bakışlar fırlatman filan...
NE DEDİN ŞİMDİ ELİZ?
En güncel misal: Eliz Sakuçoğlu, İsviçre’de geçirdiği günlerde uyandığı bir karlı manzarayı Instagram’ına koyup altına upuzun bir paragraf döşenmiş.
İçinde bolca “ruh eşi”, “bağ”, “çekim”, “gün ışığım”, “baş kahraman” gibi kelimeler geçen bir paragraf.
Şahsen ben okurken yoruldum, sıkıldım.
Takipçileri bu yazının altına özetle demiş ki, “Bildiğin gel barışalım demiş.”
Kime? Tabii ki Murat Boz’a.
Çünkü yazıda Murat Boz’a mesaj varmış.
Yorumların çoğu bu yönde olduğuna göre diyorsun, galiba öyle hacı.
İşte sosyal medya magazini böyle bir şey: Ünlü kişinin paylaştığı her kelimeye bakacak, o kelimenin ardındaki esas derdi/travmayı hissetmeye çalışacaksın.
Bir şey söyleyeyim mi? Gerçekten zor iş.
Çünkü çok flu zemin.
Hülya Avşar’ın Kıyı çıkışı demeçleri ne kadar duru ne kadar netti oysa. Hey gidi eski magazin hey...
CEM YILMAZ&HAKAN HEPCAN KAPIŞMASI
Gelelim ikinci güncel örneğe...
Cem Yılmaz, Vine fenomeni Hakan Hepcan’la Twitter üzerinden tartışmış.
Başta sona okuyunca durum fena: Ağızların ayarı bayağı bozulmuş.
Takipçiler, gladyatörlerin kapışmasını izleyen Romalılar gibi durumdan mutlu, dökülen kandan dolayı huzurlu.
Kimi şöyle yazmış, “Hakan Hepcan’ın cenazesi yarın Teşvikiye’den kalkacak.”
Kimi de, “Hakan Hepcan’ı yoksa Ayşe Hatun Önal mı tuttu?” diye...
Buyrun size üç boyutlu yeni magazin!
Sadece iki kişinin kapışmasını değil, üstüne bir de yapılan yorumları okuyorsun.
Üstelik bazı yorumlar kapışmanın kendisinden daha zeki olabiliyor, hayran oluyorsun. Cenaze esprisi gibi...
AMA BEREN HANIM...
Sosyal medya magazininde açıklamalar da önemli bir yer tutuyor. Artık ünlü kişi basın toplantısına ihtiyaç duymuyor.
Hemen döşeniyor instagram’dan açıklamasını.
Zaten ertesi gün gazetelerde, pıt pıt...
Beren Saat tüp bebek tedavisi gördüğü haberleriyle ilgili bir açıklama yaptı mesela.
Açıklamada hem hastane hem de medyayı eleştirdi.
Ayar üstüne ayar yani. Ayar çorbası.
Ama kendini güzel ifade etti mi? Etti.
Dahası, eğer basın danışmanıyla beraber oturup yazmıyorsa, Beren Saat çok iyi yazıyor, cümleleri çok iyi bir araya getiriyor, onu gördük.
Bu açıklamaların en sıkıcı/klişe yanı ise şu:
Günün sonunda lafın özel hayata saygıya gelip dayanması...
İşte o biraz tuhaf.
Çünkü sosyal medyada yaptığın paylaşımlarla özel hayatını/ruh hali dalgalanmanı da az ya da çok, efektli ya da efektsiz gözler önüne sermiş oluyorsun. İpucu veriyorsun.
Sonra gelip “özel hayat” diyorsun.
AH HÜLYA HANIM AH!
Sonuç?
Sosyal medya magazini denilen şey acımasız, hızlı ve ayarsız.
Yanı sıra bolca iç dökümü, bolca ego patlangıç savaşı, bolca kendini açıklama ve karşı tarafa mesaj gönderme telaşı...
Bir kez daha, nerede o Hülya Avşar’ın Kıyı çıkışındaki masum demeçleri diyorum?
Ah Hülya Hanım ah!
Paylaş