Paylaş
Meğer Karabatak müdavimiymiş Derin, sık sık orada alırmış soluğu.
Laf döndü dolaştı, eskisi gibi parlak mekanların olmamasına geldi.
Buz dönemlerini hatırlattı Derin, “İçeri girdiğinde bir sürü tanıdık olurdu” diye o günleri yad etti.
Sonunda da bombasını patlattı.
Meğer mekan işlerine giriyormuş Derin Mermerci.
Bir süredir Balat’ta, açacağı mekan için kendine yer arıyormuş.
Nitekim bulmuş da...
Peki kendisi mi işletecek burayı?
Hayır, Alaçatı’da çok sevdiği bir mekanın işletmecisi üstlenecekmiş o sorumluluğu.
Kendisi sadece yatırımcı olacakmış.
Peki Alaçatı’daki o mekancı kim?
Derin bunu ısrarla çıtlatmadı ama, Köşe Kahve’nin işletmesine bu yıl giren Bozok Gören olabilir o isim.
Eğer Derin son anda bu işten caymaz ve mekanı yetiştirirse, gece hayatının kış rotasına ummadık bir semt daha eklendi demektir: Balat.
Türk turist bu, yakalar!
Türkiye’den kilometrelerce uzağa, Meksika’ya git. Kameralardan uzak tatil yapabilmek için. Ve orada öpüşürken Türk turiste yakalan!
Kenan Doğulu ve Beren Saat, Türk turistin artık her yerde cirit attığını ve bazılarının paparazziden bile daha çok paparazzi ruhlu olduğunu unuttu sanırım.
Ayrıca gittikleri Playa del Carmen son dönemde en popüler yeri Meksika’nın.
Pahalı, şık otellerin ve ünlü butiklerin sıralandığı bu romantik tatil beldesi, meşhur Cancun’a bir saat uzaklıkta.
Buradan Cozumel Adası’na da geçiliyor feribotla.
Oraya kadar gitmişken Maya şehri Tulum’a da göz atmak lazım.
Ve tabii öpüşürken dikkatli olmalı: Çünkü Türk turist dünyanın her yerinde artık.
Geziyor, dolaşıyor ve böyle arada bir ünlüleri şipşak yakalıyorlar işte...
Faralya zincirindeki son butik: Perdue
Tatilini özenle eylüle saklayıp henüz güneylere inmediyseniz ya da ikinci kez bir kaçamak yapmak niyetindeyseniz, şimdi dikkatle kulak kesilin derim.
Tabii derdiniz alabildiğine sakin ve kaostan uzak bir tatil yapmak, yani kafa dinlemekse... Rotayı Fethiye Ölüdeniz’den sonraki dağa doğru kırıyorsunuz.
Bir yanı uçurum yollardan kıvrıla kıvrıla Faralya Köyü’ne ulaşıyorsunuz. Köyün az ilerisinde yan yana sıralanmış üç tane butik otel var: Zakros, Perdue ve Oyster.
Oyster aralarında en tanıdık olanı. Zamanında Ayşe Arman hamileyken gidip yazmış ve bu ücra/gizli otelin bir anda patlamasına yol açmıştı. Şimdi burası neredeyse İngiliz egemenliğinde. Ölüdeniz karmaşasından uzaklaşmak isteyen İngilizler burada alıyor soluğu.
Zakros’ta büyüleyici olan ise denize girdiğin yer.
Leonardo DiCaprio’lu “The Beach” filmini anımsıyorsun arada bir, yanı başındaki dik ve sarp kayalıklar dolayısıyla.
Görüntü cidden nefis...
Perdue ise bu iki otelin ortasına henüz bu yaz başında açıldı.
Oyster ve Zakros’tan farkı, bungalovun içine büyükçe bir çadır kondurup içeriyi ferahlatmış, kapısızlaştırmış ve konaklayanları doğaya daha yakın hissettirmiş olmaları...
Fikir güzel; ah bir de lüks olma arzusuyla o jakuzileri çadır bungalovun balkonuna kondurmasalarmış...
Diğer iki otelde olduğu gibi Perdue’de oda sayısı az. Sadece sekiz adet çadır bungalov var. En güzeli de kendine ait koyu olan sonuncusu, yani sekiz numara. Tam anlamıyla dünyadan kopmak ve koparken de kaldığım ortam çok da salaş olmasın, konforlu olsun diyorsanız; bu Faralya üçlemesine doğru bir uzanmanız lazım.
Yaz (tam anlamıyla) bitmeden, yapraklar solup narlar olmadan...
Paylaş